Çalışırken sosyal mesafenin korunamadığı çalışma alanlarından biri de depolar. İşçiler yan yana yada sırt sırta mesai yapıyor. Aynı yüzeylere yüzlerce işçi dokunuyor. Ortak kullanım alanları olan servisler, tuvaletler, soyunma odaları ve yemekhaneler hala büyük riskler barındırıyor. Fakat üç ay geçmesine rağmen depoculuk sektörünün patronları, emekçilerin sağlığı için yeterli önlemleri almazken çözümü salgına yakalanan emekçileri işten atmakta buluyor.
Barsan Lojistik’in Tuzla Orhanlı’daki deposunda çalışan ve Corona virüse yakalandığı için işten atılan Mahir Albayrak’ta o işçilerden biri. Albayrak işten çıkarılmanın sözde yasaklandığı bir dönemde, hastanede tedavisi sürerken işten çıkarıldı. Patron işten çıkarma gerekçesinde Albayrak’ın “ahlak ve iyi niyet kurallarına uymadığını” iddia etti. Çünkü Albayrak, depodaki Corona vakalarını gündeme getirmiş, çalışma arkadaşlarının salgına yakalanmaması için uyarıda bulunmuştu. Mahir haklıydı. Çünkü önlem alınmayan depoda yedi işçinin daha testi pozitif çıktı.
Mahir Albayrak’a salgın sürecinde neler yaşadığını sorduğumda anlattıkları işçi güvenliğinin nasıl ayaklar altına alındığını gözler önüne seriyordu.
‘’Depo işçisi olarak, yöneticiler tarafınca verilen talimatlarla, özel güvenlik görevlisi olan arkadaşlar yemeğe giderken biz onların yerine güvenlik odasında durup tır ve nakliye şoförlerinin kayıtlarını açıyorduk. İş güvenliğinden yoksun depoda forkliflerin hızları yoğunluk nedeniyle maximum hıza çıkartılıyor, gümrüğe tır yanaştığında sosyal mesafe olmaksızın iki metrelik konteyner içerisine 3 yada 4 kişi nefes nefese iş yetiştirmeye çalıştırılıyorduk. Ne maske ne eldiven nede dezenfektan…. Sadece ofisler dezenfekte edildi. Deponun içerisinde bununla ilgili bir önlem alınmadığı gibi uyarıda bulunana resmen aba altından sopa gösteriyorlardı. ‘’
Mahir Albayrak kalp hastalığı olan eşini, semptomlar göstermesi üzerine hastaneye götürünce kendinin de salgına yakalandığını öğrenmişti. O an neler hissettiğin merak edip kendisine sorduğumda ise şunları söyledi.
‘’İnanın çocuklarım ve eşimle ilk tanıştığım gün geldi gözlerimin önüne. Başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüş gibiydi. Salgınla ilgili gerekli uyarıları oldukça hassas davranan sendika başkanımız Murat Bostancı yazılı olarak şirketimize bildirmişti. Ben ve arkadaşlarım tarafından da depo içerisindeki toplantıda da dile getirmiştik. Hiç bir şekilde hakkımı helal etmiyorum.’’
Tedavisi devam ederken tazminatsız bir şekilde işten çıkarıldı Mahir. Oysa hükümet işten çıkarılmanın yasaklandığını söylüyordu. Mahir ilk değildi. İsmi duyulmayan nice işçi bu süreçte farklı bahanelerle işlerinden çıkarılmıştı. Mahir’in sendikalı (DGD-SEN) olduğunu biliyordum. Kendisine, ailesine ve arkadaşlarına geçmiş olsun dileklerimi sunarken son olarak depo işçilerine bir çağrın var mı diye sordum. Cevap şöyleydi.
‘’DGD-SEN pandemi sürecinde hep yanımda oldu. Emeğimin hakkını her şartta aramaya devam ediyor. Önlem almak yerine işçilere baskı yapan düzene karşı onlara sendikalı olmayı öneriyorum. ‘’