Ben de diyor,
"Bende hiç tükenmez bir hayat vardı
Kırlara yayılan ilkbahar gibi
Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı
Göğsümün içinde Bir Ateş var gibi"
ekliyor sonra;
Bazı nur içinde bazı sistemdeyim
Bazı beni seven bir göğüsteyim
Kah el üstündeyim kah hapisteyim
Her yere sokulan bir rüzgar gibi
diyor Sahabattin Ali.
Bir insanın hem demine de iniyor sanki. Serin serin ağır ağır vakitlice kalabilmenin verdiği bir hüzmeler gizli mabetler var sanki.
Ahu Ahu gülkokan, merdivenin dikenlerin de köksalan bir gül gibi toprağına can oluyordu adeta dizeler ve dize başlarındaki es kaza can silsileri. Hızla nükseden bir can suyunun, bir ateş gibi esip kavuruyor olmasının verdiği bir alay lakayıt yerine tecessüs etmesine kin mu tutuyordu mehteri isi. Defaatle nasıl yanıp defaatle koparılan bir derinin cansızlığına ne kine hicap kârda etmiyoruz üstelik. Satır satır aralanıp yazılan kifayeler de kifayetsizleşiyor şu günlerde. İnsanın insanı bir türlü hoş görememe gözlüğünü alan alana halini gördükçe, boyut üstüne boyut atlıyoruz ey gökyüzü görüyorsun bu sıfırcıları değil mi ? Her şeyin sıfırına ama olan biz insanoğlu bir pazarlarına talim olmayı kabulleniyoruz. Aman diyoruz aman bakalım göstermese de olur yaşam denen üç kadehin şehrini, şehirdeki hicaba bakalım da beri duralım yeter ki bakalım.. Nerede akan su görür gözlerim, nerede bir Kehribar esintisi, çıkar en yükseğe haykırdıkça haykırır ruhumdaki bozkır diyor bizim Kırşehirli. Bir dağın başına çıkan da gör bu gözleri nerelere dalar gider çıkar amma sezdirivermez diyor bizimki. Tutamıyor içindeki delikanı, hayreti haykıratına vurgun savuruyor kitabın ortasından serzenişlerini. Cereyan eden rüzgârın tam ortasında hicab oluyor kalıveriyor el üstünde tutuyor diyor ya Ali'm, El altında kaç duygu kaç hayat pazarlık ediliyor şu gözlük satanların ellerinde kim bilir deviyor yine Kırşehirli.
Kör olsun da gözlerim görmesin şu elleri diye safa yeli esecek saracak elbet bizim bu heybeyi.
"Başım dağ saçlarım kardır
Deli rüzgarlarım vardır
Ovalar bana çok dardır
Meskenim benim dağlardır dağlar" diyor Ali'm.
Yalnızlığı gördüğümüz fakat yalnızlığın altındaki taşı bilmeden eksilttikçe eksilttiğimiz birbirimize çok gördüğümüz insanlık duygusunun hüzmesin de gezindiğimiz gördüğümüz fakat baktık dediğimiz hanlar, elbet bir gün tokat olup çıkacak karşımıza rüzgarla sevişen dalgalar gibi..