Konu ile ilgili bilgi veren Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Özkan Demirhan, güncel araştırma sonuçlarına da değinerek, “Yapılan araştırmalar akciğer kanseri olan hastaların yüzde 10’unda koroner arter hastalığı da olduğunu göstermiştir. Dolayısı ile bu iki hastalığın eş zamanlı olarak görülme oranlarında da artış gözlemliyoruz. Bunun en büyük nedeni de yaygın olarak kullanılan tütün ve tütün ürünleri.” Dedi.
Ameliyat öncesi mutlaka akciğer BT çekmek gerekir.
Prof. Dr. Özkan Demirhan sözlerine şöyle devam etti.
“Akciğer kanseri ameliyatlarında kalp hastalığına bağlı riskleri en aza indirmek için, ameliyat öncesi kalp hastalıkları açısından hastayı dikkatli değerlendirmek gerekir. Bunun tam tersi de olabilir. Kalp hastalıkları için ameliyat edilecek hastalarda, akciğer kanseri açısından riskli hastalarda dikkatli olmak ve mutlaka akciğer BT çekmek gerekir.
Ameliyatları eş zamanlı yapılabiliyor.
Akciğer kanseri ve kalp hastalıklarına yönelik koroner arter by pass ( ve daha nadir de olsa kapak hastalığı) cerrahisinin eş zamanlı yapılması günümüzde gelişen cerrahi teknikler ve teknolojik gelişimler ile uygun hastalarda mümkün hale geldi. Literatürde böyle hastalarda, tek seferlik veya basamaklı cerrahi yaklaşımının hangisinin seçileceği konusunda kesin bir tercih bulunmamaktadır. Her ne kadar perkütan koroner girişimlerin (Stent takılmasının) yapıldığı hasta sayısı artsa da, stent sonrası akciğer cerrahisi ile arasında en az 6-12 haftalık bekleme süresi gerekliliği, daha hızlı planlanması gereken akciğer kanserli hastaların tedavisini geciktirmektedir.
Risk faktörleri iyi değerlendirilmeli.
Özellikle erken evre akciğer kanseri tespit edilen hastalarda hastanın risk faktörleri de göz önüne alınarak uygun hastalarda koroner arterlere stent yerleştirilmesinden kaçınılmalıdır. Çünkü stent sonrası erken dönemde hastaya akciğer ameliyatı yapmanın hastanın kullandığı yoğun kan sulandırıcılardan dolayı riskli olacağı kanaatindeyim. Ayrıca erken evre akciğer kanserinin ileri evre akciğer kanserine dönme riski de mevcuttur (6-12 haftalık bir bekleme süresinden dolayı). Bir de kanserden dolayı yüksek pıhtılaşma riski nedeniyle stent açıklığını da olumsuz yönde etkileyebilmekte.
Önce akciğer tümörü rezeksiyon cerrahisi yapılırsa, operasyon esnasında veya operasyon sonrasında ciddi koroner arter bozukluğu riski ölümcül komplikasyonlara neden olabilir.
Eş zamanlı yapılan ameliyatlar avantaj sağlıyor.
İki ayrı ameliyat hastanın iki defa genel anestezi alması, iki ayrı kesi ve daha uzun hastanede kalış süresi gerektirir. Bu nedenle, her iki hastalığın eş zamanlı yönetimi, ikinci bir ameliyat ihtiyacını ortadan kaldırabilir, perioperatif stres ve ağrıyı azaltabilir ve tedavi maliyetlerini ve hastanede kalış maliyetlerini azaltarak ekonomik faydalar sağlayabilir.
Koroner by pass ameliyatında genellikle kalbi ve ana kalp damarlarını tam olarak ortaya çıkaran ve miyokardiyal iskemi olduğunda zamanında revaskülarizasyon yapma fırsatı sunan median sternotomi gerektirir. Ancak kalp cerrahisinde gelişen minimal invazif by pass teknikleri ile de by pass işlemi yapılmaktadır. Bununla birlikte, median sternotomi ile akciğer kanseri rezeksiyonu da yapılmakta, gerekirse minimal invazif akciğer ameliyatı yani VATS ilave ederek cerrahi işlemi tamamlamaktayız. VATS ilave edilen akciğer kanseri ameliyatlarında median sternotomiye ek bir ağrıya yol açmaz.
Özellikle koroner arter by pass gereken uygun vakalarda kalp akciğer makinasına (pompaya) girmeden yapılmakta. Çünkü pompasız (Off-pump) ameliyatlarda ameliyat esnasında düşük heparin dozu nedeniyle tümör rezeksiyonu sırasında kanamayı azaltabilir. Biz ilk olarak koroner by pass ameliyatını öncelikle tercih etmekteyiz çünkü ameliyat esnasında miyokardiyal iskemi ve kardiyak disfonksiyonu önlemek için yeterli intraoperatif koroner arter kan beslenmesinin öncelikli olduğunu düşünmekteyiz.
Ancak eş zamanlı akciğer kanseri ve koroner bypass ameliyatlarında esas belirleyici olan tümörün boyutu ve lokalizasyonu tek aşamalı ameliyatın cerrahi yaklaşımını belirler."