ÜNLÜ EDEBİYAT EŞLERİ

Tuncer Altunbulak

Katarına Soleme Kloepatra Rozalüksenburğ Virginyavolf ve daha niceleri bu kadınlar dünya da  iz bırakmış kadınlar.

Kadını önemsemeyerek ilerleyebilen yeryüzün de birtane bile toplum yoktur.

Bu insanın varoluş felsefesine terstir, çünkü döllenmeyi, üremeyi var eden kadındır.

Yeryüzün de ne kadar gelişme varsa arkasında kadın vardır.

Çoğunun da var edeni kadındır. Ne yazık ki kadınların kadrini bilememiş bir ülkeyiz.

Bu yüz yılda bile kadınları şeytanlıkla, cadılıkla, akıl kısalıkla özleştiren erkekler var bu ülkede türk filmlerinin çoğunda dışleri dışarı çıkmış, saçları kirli ve dağınık, gözleri pörtlek kadın cadılar vardır.

Bu kadını aşağılamaktan başka bir şey değildir.

Kadın dedim aklıma geldi; Feride’yi Uludağ da tanımıştım.

Bir armatörün kızı davranış bozukluğu sebebi ile psikolojik tedavi görüyordu.

Bana gezip dolaşmaktan, para harcatmaktan bıktığını söylemişti.

Sadece kırsal kesimlerde değil, sosyete kesimde burjuva kesiminde de kadını aşağılama, ötekileştirme var.

Erkekler yorgunluktan, kadınlar meraktan ve can sıkıntısından evlenirler.

Bizim ülkemizde de kadınların çoğu evliliği can sıkıntısı olarak görüyor.

Rus yazarı Tolstoy’un eşi Sonya ile sözlü iken günlüklerini okuması için verir.

Sonya daha ilk sayfasında utanır, okumak istemez.

Çünkü Tolstoy cinsel anlamda çok istekli olduğunu yazmıştır. Bununla da kalmamış bir iki köylü kadınla ilişkisinin olduğunu da yazmıştır.

Tolstoy gerçeği yazmıştır, gerçek çok acıdır. Bu gerçek Tolstoy ile Sonya’nın elli yıl boğuşmalarına sebep olmuştur.

Sonya, Tolstoy’u elli yıl bırakın kadınları erkeklerden bile kıskanmıştır.

Kim olursa olsun hiç bir erkek kadınla hiç bir konuda baş edemez. Ne zekası, ne duygusu, ne de duyarlılığı yeter.

Sonya, Tolstoy’un günlüğünde okuduklarını unutmaz. En sonunda çıldırtır, Tolstoy evini terk eder.

83 yaşındadır, ıssız bir tren istasyonunda zattüreden ölür. Ölürken bile Sonya’dan kurtulamaz. İstememesine rağmen Sonya tüm engelleri yıkar. Yazarın başucuna oturur sonunda yazar.

Kafasını dizlerine koyar, gözlerini gözlerine diker ve son nefesini verir. Kendilerini kadınlardan üstün sanan kadın erkek eşitliğini önemsemeyen içın yine ünlü bir edebiyatçıdan söz edeceğim.

‘’Amerikalı yazar F. Scott Fitzgerald ve eşi Zeldadan’’

Zelda eşine bir gün öyle bir şey söyler ki adam resmen çıldırır ona dseninnnnnnnn çok küçük yazarın kafası karışır. Dertlenir, hüzünlenir.

(Hemingeye gider) ona; -Şeyini ğğğğğğğğğğğğ öylemi der.

(Hemingey güler) -Sen o kadınla fazla uğraşma, o senin kafanı karıştırmış senden yaptığın bir kötülüğün intikamını almış.

Hemingey böyle işleri çok iyi bilir çünkü oda ömrü boyunca kadından kadına, şişeden şişeye,  meyhaneden meyhaneye koştu. Zelda da sonunda Hemingey gibi bir tımarhanede intihar eder.

Nietzsçe insanları denemeyin der, dendikçe sizden uzaklaşırlar. Ünlü alman şair Scler hep erken öleceğini düşünür. Bu düşüncesi yüzünden hayatı işkence içinde geçer, sonunda çok genç ölür.

Kendi ölümünü bilenler her şeyi bilirler.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.