Yaklaşık 30 yıldır “yeni yıl” beklentilerini değerlendirmek üzere insanlarla sohbet ederim.
Bu yıl kadar kötümser bir havayı hiç hatırlamıyorum.
Diğer illere göre Gebze sanayinin ve gelir düzeyinin yoğun olduğu bir kentte iyimser bir hava esmiyor.
Bu durumu bizim kötümser olmamamız için önemli bir neden sayabiliriz.
Umut bir toplumun ekmeğidir, onu kaybettiği zaman karamsarlık başlar.
Bu yüzden yönetenler kötümser havayı olumlu yönde değiştirme konusunda adım atmalı.
Siyasetçi bu durumu fazla umursamıyor.
Hiç kimse bir diğerini dinleme zahmetinde bulunmuyor.
Dün bir vatandaş telefonla gazetemizi aradı.
Önce Yazı İşleri Müdürümüz Meral Erdoğan ile görüştü.
Daha sonra benimle görüşmek istediğini söyledi.
Telefonda bir süre yaşadığı sıkıntıları anlattı.
İki çocuğu olduğunu çocuklarının sağlık sorunu yaşadığını ifade etmeye çalıştı.
Elbette bu insanları dinleyeceğiz.
Sorunlarını çözemesek bile umutlarını yok etmemek hepimizin görevidir.
Pek çok insan sıkıntılı günler geçiriyor.
Bazı insanları dinleyerek onları rahatlatmak mümkün olabilir.
Her talebi baskıyla, şiddetle susturmaya kalkışmak daha büyük çatışmaların önünü açar.
“Ben güçlüyüm her talebi sustururum” yaklaşımı hiç bir sorunu çözmez.
Uzlaşma kültürü giderek zayıflıyor.
Bunun en somut örneği Ülker SCA Yıldız’da bir süredir yaşanıyor.
170 çalışanı sendikalı oldukları için işten çıkartan Yıldız Holding yönetimi DİSK’e bağlı sendikayı istemediğini söylüyor.
İyi güzel de senin istemediğini bir başkası isterse onun haklarını yokmu yasayacaksın...
Eğer bu ülkede hukuk devletinin en küçük kırıntısı varsa böyle keyfi uygulamaların üzerine gitmeli.
Güçlü olan haklı konuma geçmesini engellemeli.
Havaların en soğuk olduğu karlı günlerde Yıldız Holding’in önünde grevci işçiler günlerdir bir umut bekliyor.
İnsanların umutlarını tüketmeye hiç kimsenin hakkı yok.