CHP’nin örgütlerini yenileme çabası sadece işin bir bölümüdür.
Asıl olan toplumun örgütlenmesidir.
30 Mart yerel seçimlerinin sonuçları muhalif çevrelerde genel bir karamsarlığa ve umutsuzluğa yol açtı.
Bu olumsuz havayı hızla değiştirmek gerekir.
12 Martları, 12 Eylülleri yaşamış, pek çok sıkıntılı dönem geçirmiş olan ülkemizde demokrasi güçleri, içinde bulunduğumuz darboğazı karanlık dönemi aşacak güçtedir.
Biz bu süreci 30 Mart yerel seçimlerinde ana muhalefet görevi üstlenmiş CHP açısından değerlendirmeye çalışmalıyız.
Bu yüzden yaşanan karanlık dönemin aşılmasında CHP’ye ve muhalefete önemli görevler düşmekte.
Her koşulda ideolojik duruşunu, politikalarını, projelerini, siyasi kadrolarını yeniden gözden geçirmek ve ülkeyi yönetmeye hazır olduğunu seçmene kabul ettirmek CHP’nin asli görevidir.
Sol ve sosyal demokrat partilerin sunacağı program vatandaş için önemlidir.
1 Mayıs kutlamaları bir kez daha örgütsüz toplumların başına neler geleceğini göstermiştir.
Sosyal demokratlara bile tahammül edemeyen bir iktidar ve siyasal sistemle karşı karşıyayız.
Beşiktaş’ta CHP Genel Merkezine ait seçim otobüsleri polis zoruyla çekildi.
Ana muhalefet partisine bunu reva görenler hangi demokrasiden söz edebilir?
Ayrıca CHP’nin engelli Genel Başkan Yardımcısı Şafak Pavey’i gözaltına alma girişimi milletvekili dokunulmazlığı olmadığının somut göstergesidir.
Benzeri durum 1988 yılında SHP milletvekili Salman Kaya’nın İstanbul’da polisler tarafından dövülmesini bugünkü gibi hatırlıyorum.
Demek ki aradan geçen zamanda hiçbir şey değişmemiş.
Bu yüzden toplumun tüm kesimleri örgütlenmeli.
Bu örgütlenmeler başta CHP’nin işini kolaylaştırır.
CHP’nin klasik gençlik kolları faaliyetleri bunu yapacak durumda değil.
Yeni bir militan mücadele şarttır.