UMUDA YOLCULUK

Tuncer Altunbulak

Elimde Tolstoy’un itirafları isimli kitabı var. İnsanın kendini tanıması en zor işlerdendir.
İnsan kendini ve etrafını keşfedip tanıdıktan sonra ancak uzaktaki insanların ancak hayalini kurar ve onları tanıma imkanı bulabilir. 
Ben bu hayali 40’ından sonra ancak kurabildim ve başka coğrafyaları tanıyabildim. Tolstoyu da ancak böyle tanıdım.
Onu tanımak bana çok şey kazandırdı o bir bilge, bir kelam ustası, düşünür ve filozofdur.
Dünya edebiyatının kurumayan kaynaklarındandır. Onun eserleri kusursuzdur desem abartmış olmam kendinden önce yaşamış edebiyatçılardan hiç birini taklit etmemiş, ondan sonrakileri de asla onu taklit edememişlerdir.
Tolstoy bir dehadır, büyük halklar böyle büyük dehalar çıkarırlar.
Yaşar kemal, Mehmet Akif de Türk halkının büyük dehalarıdır. Nihayetinde insan içine doğduğu topluma göre şekilleniyor.
Tolstoy’la farklı cephelerdeyiz, o Rus asiller sınıfından bir konttur, ben halkımın en alt sınıfından bir köylü   onun ile tezat yönlerdeyiz.
O yaşadığı zenginlikten bıkıp evinden zenginliğinden kaçmıştır. Bense yoksulluğumdan kaçıp İstanbula geldim.  
İkimiz de umuda yolculuk yaptık. Ne o umutlarına ne de ben erişebildim.  
Tolstoya hayran olduğum bir başka yönde islam dinini araştırmasıdır. Tolstoy’un yaşadığı donem 1860 Rusya da on milyon müslüman vardır. 
Kuranı okuyor altı ayeti de tercüme edip kitap haline getiriyor. Kurandan da hayranlıkla söz eder en sevdiği dualardan biri Peygamberimizin yoksulluk duasıdır.   
Bende çok severim bu duayı dua şöyledir; ‘’Allahım yaşamım yoksulluk içinde geçsin yoksul öleyim.’’ Tolstoy inançlı bir insan en beğendiğim öykülerinden biri şöyledir; ‘’Varlıklı bir adam oğlunu çok yoksul birinin evine götürür. Yoksulluğu görüp tanısın ve zenginliğine sahip olsun diye yoksul aile evlerinde neleri var neleri yok önlerine serer.
Sevgilerini gösterirler baba oğul evlerine döndükleri zaman baba oğluna yoksulluğu gördün mü? Oğlum,  oğlu gördüm ama onların değil bizim yoksulluğumuzu gördüm.   
Yoksul olan onlar değil biziz baba her bakmak görmek anlamına gelmiyor.
Tolstoy ülkesindeki yoksulluğu Moskova da bir nüfus sayımına katıldığında görüyor. Bir arkadaşına  böyle yaşanmaz böyle bir adaletsizlik olamaz ve ondan sonra da bu adaletsizliğin ortadan kalkması için  hayatının sonuna kadar mücadele veriyor.
Aydın dediğimiz adam böyle olur. Bu yüzden Tolstoy hem mensubu olduğu sınıf tarafından hem kilise hem de çarşı tarafından afaroz edilir.
Aydın olmak hiç kolay değil sıradan aydın olabilirsiniz, bazı Türk aydınları gibi onun felsefesinde öfkelenme yoktur, yemin yoktur.
Eşini aldatma yoktur kötülüğe karşı kötülükle karşılık verilmez.
Ne tilki gibi kurnaz olmayı nede karga gibi kindar olmayı nede yılan gibi sinsi olmayı sevmez.    
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.