Ücretsiz izin köleliği !..

BARBAROS TANTAN

AKP iktidarının 2002'den bu yana çalışan emekçiler lehine bir yasa çıkarttığına tanık olmadım, olamadık.
‘Mini istihdam paketi’ de bu emekçi düşmanlığına eklenen yeni paket oldu.
İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişik Yapılması Hakkında teklif edilen düzenleme TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı.
Bu duzenlemede çarpıcı olarak öne çıkan "işçilerin bir yıl daha rızaları olmadığı halde ücretsiz izne gönderilebilmesi"nin önünün açılmasıdır.
Pes doğrusu...
Yasa, kendi özüne hülle yapılmasını peşinen kabulü içeriyor.
Şöyle ki ; Cumhurbaşkanı, işten çıkarma yasağını en fazla 3’er aylık sürelerle 30 Haziran 2021’e kadar uzatabilecek. Bu süre içinde patronlar,- istisna olarak tanımlanan durumlar dışında- işçileri işten çıkaramayacak. Ama, tek taraflı olarak ücretsiz izne gönderebilecek. Böylece işçiler, günde 39, ayda 1.168 liraya mahkûm olacak.
Bu hülle nasıl ?
İyi mi ?
Yasayı arkadan dolanma tam da böyle bir şey...
Dahası var, o da söyle;
Bu parayla geçinemeyen ve işten ayrılmak isteyen işçiler kıdem tazminatı ile işsizlik ödeneği haklarından vazgeçmek zorunda kalacak.
"Bu kadarına da pes doğrusu" dediğinizi duyar gibiyim.
Bitmedi;
Aynı düzenleme işten çıkarma yasağıyla ilgili istisna kapsamını da genişletti.
İşçiler, yalnızca Nisan ayında yürürlüğe giren 25/2’nci maddeden değil, artık ‘belirli süreli iş veya hizmet sözleşmelerinde sürenin sona ermesi, işyerinin herhangi bir sebeple kapanması ve faaliyetinin sona ermesi, ilgili mevzuata göre yapılan her türlü hizmet alımları ile yapım işlerinde işin sona ermesi’ hallerinde de işçi çıkarabilmesine olanak tanıyor.
Ne muhteşem değil mi ?
Bu düzenlemede patronlara yapılan kıyak hiç sınırlı değil.
İşte bir tanesi daha.
Covid-19 salgını nedeniyle özel sektör işyerlerinde kısa çalışma ödeneği ile nakdi ücret desteğinden yararlananların normal çalışma sürelerine dönmesi durumunda, hem 456 liralık işveren SGK primi hem de 412 TL’lik işçi payının tamamı, 31 Aralık 2020’yi geçmemek üzere 3 ay süreyle İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacak.
Ve, Cumhurbaşkanı bu süreyi sektörel olarak ayrı ayrı veya bütün olarak 6 aya kadar uzatabilecek.
Başka, başka...
İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın, 50’den az çalışanı olan az tehlikeli işyerleri ile kamu kurumlarında iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirilmesine ilişkin hükmünün yürürlüğe giriş tarihi 3.5 yıl öteleniyor. Söz konusu hüküm, 1 Temmuz 2024’te yürürlüğe girecek.
Pardo;
"Yasada işçi lehine düzenleme de var. Onu görmüyor musun ?" diyebilirler.
O işçi lehine düzenlemenin özeti de şu:
"Soma’da 13 Mayıs 2014’teki maden katliamı sonrası Işıklar, Atabacası ve Geventepe ocaklarında işten çıkarılan işçilerin kıdem tazminatları, Türkiye Kömür İşletmeleri tarafından ödenecek."
Bu yasa, TBMM'de neredeyse tam mutabakatla geçti. Çünkü, CHP bazı maddelere şerh koyarak da olsa 'evet' dedi. Yanı diğer bazı olaylarda olduğu gibi 'kerhen destek' verdi.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, bu tavırsızlığı, işçi düşmanlarına desteği "Bir torba yasa fecaatiyle karşı karşıyayız. Torba yasalarda en büyük zorluk şudur: İyi maddeler de vardır, kötü maddeler de vardır. Siz torbaya evet deseniz, kötü maddelere de evet demiş gibi olursunuz. Hayır deseniz, iyi maddelere de hayır demiş gibi olursunuz. Biz bütüne kadar itirazımızın daha çok olduğu maddeler olduğu için torba yasalara ‘hayır’ dedik ve katıldığımız maddeleri söyledik. Ama bugün iş güvenliği konusundaki ertelemeye, ücretsiz izin diye 39 TL’lik insanlık dışı uygulamanın uzatılmasına bütün şerhlerimizi koyarak, itirazlarımızı yaparak ve anayasal denetim hakkımızı saklı tutarak, Soma’daki emekçilerin hatırına bu torba yasanın tümüne ‘evet’ oyu kullanıyoruz” diyerek açıkladı.
Buna da pes doğrusu...
Bu paketin yasalaşması sürecinde sendikalardan da güçlü bir itiraz gelmedi. 
Milyonlarca işçiyi mağdur edecek bu düzenlemelere DİSK VE KESK yazılı açıklamalarla tavır koydu.
DİSK, yasanın işçilerin aleyhinde olan maddelerinin değiştirilmesini istedi. KESK ise iş güvenliğiyle ilgili ertelemeye tepki gösterdi.
Açıklamalar dışında ne işyerlerinden ne de sokaktan ses gelmedi.
Yani, geniş bir mutabakat sağlanmış oldu.
Türk-İş ise bilinen tavrını sürdürürken, basın açıklaması dahi yapmadı. Sadece komisyona görüşlerini içeren bir yazı göndermekle yetindi.
Nasıl bir MİLLİ MUTABAKAT ama ?
Bu mutabakata karşı duracak, değişmesini sağlayacak güç bu ülkede hiç olmadı. Böyle giderse yakın ve uzak gelecekte de olmayacak gibi.
Çünkü;
Herkes "MIŞ ya da "MİŞ" gibi yapmayı her şeyden daha iyi yapar hale geldi...
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.