Şampiyonlar Ligi gecelerine bayılıyorum. Bizim gibi futbol hastalarına ilaç gibi gelen, bozuk moralimizi düzelten ve hayattan aldığımız keyfi arttıran maçlar oluyor kendileri. Biraz abartmış olabilirim tabi ama 4-3’lük Manchester City-Real Madrid maçından da abartmadan bahsetmek imkânsız. Tam 7 gol, Pep Hocamın kaçan gollere ve Vinicius’un çalımına ikonik tepkisi ve Real Madrid winnerlığı … Başlayalım.
Manchester City maça, sakat Kyle Walker ve sarı kart cezalısı Cancelo’nun yokluğunda 11’inden 2 eksik oyuncu ile çıktı. Bu eksilik nedeniyle Guardiola, sağ bekte öncelikli olarak stoper Stones’a görev verdi ki orada Vinicius gibi bir adamı savunmak, sağ bekten hücum katkısı almaktan çok daha önemliydi bu maçta. Çıkana kadarki ortalama pozisyonlara baktığımızda da Stones’un, Laporte ve Dias’a yakın ve 3. stoper gibi oynadığını görüyoruz. İlk 10 dakikada, 2. bölgeden rakip savunmanın konumlandığı yere kadarki bölümde yaklaşık 6-7 oyuncu ile yapılan baskı sonrası kazanılan ve oradan oynanan dikine toplarla 2 pozisyonda 2 gol bulundu. Guardiola’nın kadrosunda bulunan her oyuncunun orta saha özellikli olması elbette tesadüf değil. Bu seviyelerde topu rakip ceza sahasına yıkmak diye bir oyunu göremiyoruz. Elbette spesifik anlarda futbolun gereği olarak bunlara rastlayabiliriz ama rakip ceza sahasına yaslandığınızda siz, hem rakibinizin hızlı hücumlarına imkân tanımış oluyorsunuz hem de zaten 11 kişi savunma yapan ve bu seviye oyunculara sahip olan takımlara gol atma ihtimaliniz oldukça düşük hale geliyor. Bu nedenle 2. ve 3. bölge arasında top döndürüp rakip savunmadan birinin alanını boşalttığı anda içeriye attığınız topla pozisyon bitirmek Guardiola’nın şu an bu kadar yüksek seviyedeki futbolunun temeli. İlk 2 golün atıldığı 10 dakikalık kesimde, City’nin rakip ceza sahasında topla buluşma sayısı da 2. Yani bir geliniyor, pir geliniyor diyebiliriz. Guardiola’nın maç 2-0’ken Mahrez’in içeriye çevirmeyip kendisinin top kullandığı ve auta gönderdiği pozisyona delirdiği bir an var. Bu anı; Barcelona’nın ilk maçı 3-0 kazanıp rövanşta 4-0 yenilerek elendiği Liverpool eşleşmesinde, ilk maçta maç 3-0’ken Dembele’nin boş posizyonda kaçırdığı ve Messi’nin yerde yığılıp kaldığı ana benzettim. Bu seviyelerde akarken dolduracaksın ki rakibiniz rövanşa ümitle çıkamasın. Çünkü ümitlenmiş bir büyük takımın ne yapacağını kestirebilmek çok kolay olmuyor.
Real Madrid için şanslı bir gece de diyebiliriz, “bunlar büyük bir winner” da diyebiliriz. Öyle bir gece. İlk maçında kötü oynayarak yenildiği PSG’den turu Santiago Bernabeu’da iyi bir oyunla alan bu takımın öyle kaliteli ayakları var ki o bölgede dünyanın en iyi oyuncusu kimse en az onun kadar iyi. Benzema, Modric, Courtois, Vinicius gibi. Ama öyle oyuncuları da var ki Şampiyonlar Ligi yarı finali için yetersiz kalan isimler oluyorlar. Valverde, Militao, eski performansından uzak Alaba ve şu an için Rodrygo gibi. Bu nedenle iyi oyuncular güne damga vuracak kadar yüksek formdaysa Real Madrid o akşam bambaşka bir oyun oynuyor ve ilk maçında “ezildiği” PSG’yi evinde ezerek yenebiliyor. Bu nedenle ilk maçta 1 farkla kazanan Guardiola’nın içinin rahat olmadığına eminim. Turun favorisi elbette Manchester City ama Real Madrid’in yapacakları turu belirleyecek diyebiliriz.