Bak şu memleketin haline diyesim geliyor.
Ama yine de kendimi frenliyorum.
Bunun nedeni ise lüks tüketim çılgınlığı almış başını gidiyor.
Bir kaç gün önce eş dost sohbetinde dikkatimi çeken bir mevzu oldu.
Bulunduğum ortamda kendimi biraz gariban hisseder gibi oldum.
Herkesin elinde son model pahalı cep telefonları.
Bunun üzerine sosyal medya üzerinden cep telefonlarına ülke olarak harcamış olduğumuz paranın maliyetini merak ettim.
Karşıma çıkan rakam net olmamakla birlikte 15 yılda cep telefonlarına 20 milyar doların üzerinde para harcamışız galiba!
Her ay cebimizden çıkan maliyet korkutucu boyutlara fırlamış.
Peki, lüks arabaya, enerjiye, lüks tüketim ürünlerine ne kadar para harcadık derseniz 15 yılda periyotlar içerisinde lüks tüketim mallarına harcanan para 500 milyar dolar civarında olduğu rivayet edilir.
Bir başka kaynağa göre, 1 trilyon dolar diyenler de var gibi.
Peki bu değirmenin suyu nereden akıyor.
Çok üretip az mı harcıyoruz.
Yoksa az üretip çok mu tüketiyoruz.
Sokaktaki görüntü zengin bir ülke olduğumuzu gösteriyor.
Daha da önemlisi sırtımızdaki borç kamburu inanılmaz boyutlara fırlamış.
Buna rağmen yapılan lüks ithalattan geri kalır tarafımız yok.
Örneğin hemen herkesin elinde akıllı ve zeki telefonlar mevcut!
Onlar bizim yerimize düşünüyor, karar veriyor!
Üstelik inanılmaz özelliklere sahip.
Telefon görüşmeleri sıralamasında Avrupa’da birinciyiz.
Aksi bir durum olsa şaşırırdım.
Avrupalı çalışıyor, üretiyor bizde hem konuşuyoruz hem de tüketiyoruz.
Borç tavan yapmış, eğitim dibe vurmuş şimdilik kısmende olsa tonlarca, domates, buğday, incir ve zeytin veriyoruz.
Yerine bir akıllı telefon alıveriyoruz...!
Biz mi akıllıyız yoksa onlarmı bilmiyorum.
Bildiğim tek şey bize daha çok İmam lazım olmasıdır!
İhracat azalmış, turizm çökme noktasına gelmiş, ticaret dibe vurmuş...
Bütün bunlar palavra diyenlerin seslerini duyar gibiyim.
Ben söylemiyorum, sonuçlar ortada...
TÜİK’in yalancısıyım.!