Park sorunu gün geçtikçe içinden çıkılmaz hal alıyor.
Pazartesi, aracımla Köşklüçeşme’de bir iş görüşmesine gittim.
Bağdat Caddesi üzerinde sağlı sollu araçlar park etmiş.
Gün ortası trafikteki yoğunluk insanı yoruyor.
Bazı noktalarda park yasağı uygulaması getirilmiş.
Bu durumdan haberi olmayan vatandaş aracını bir şey olmaz diye park ediyor, dönüşte aracını yerinde bulamayınca kızılca kıyamet kopuyor.
Bunlar olağan konular.
Artık alıştık, alışmayanlar da alışmalı…!
İyi güzel de devlet vatandaştan nefes alırken bile vergi alıyor.
Toplanan vergiler hizmet olarak geri dönmüyor.
Bunun en tipik örneği inşaat yapan müteahit binanın alt kısmına otopark yapma yerine vergi ödüyor, otopark yapmaktan muaf tutuluyor.
Gün geliyor insanların gelir düzeyi artıyor, araba sahibi oluyor.
Bazen aynı evde iki kişinin arabası olduğunu düşün, ortalama yirmi kişilik binada 30 araç olunca binanın dört bir tarafı açık olsa bile park edecek yer bulamıyor.
Bir de hafta sonu yatılı gelen misafirler işin içine girince park edecek yer sorunu çıkıyor.
Bu durumu, Büyükşehir Belediyesi ile alt belediyeler düzeltmeli.
Trafik sorunu sadece Gebze’nin sıkıntısı değil, Darıca’da, Çayırova da, Dilovası da aynı sorunu yaşıyor.
Eğer bu günden önlem alınmazsa ileride insanlar araçlarını şehir dışına park ederek bir başka araçla evine gelmek zorunda kalacak.
Gelelim trafikteki esas soruna; Benim iş yerimin bulunduğu sokağa park yasağı geldi.
İş yerimin önünde bana ait araç park etme yerim var.
Ancak çevredeki binaların pek çoğunda park sorunu yaşanıyor.
Haklı olarak insanlar şu soruyu soruyor; “Ya bana arabamı park edecek yer göster veya aracımı çekici ile çekme”
İnsanların belli bir sabır noktası vardır.
Siz hem otopark yeri göstermeyeceksiniz hem de gün ortası çekiciyle araçları bir yerden bir başka yere nakledeceksiniz.
Bu durum bana yıllar önce Milli Eğitim Bakanının “okullar olmasa Milli Eğitim Bakanlığı yapmak çok kolay olur” sözünü hatırlattı.
Belediyeler park sorununu çözmeden insanların araçlarını oradan oraya taşımaktan vazgeçmeli.