Bayram tatilinde yine birçok trafik kazasında çok sayıda insanımız yok yere yaşamını yitirdi.
Evlere, ocaklara ateş düştü, büyük ve telafisi mümkün olmayan acılar yaşandı, insanlar hiç hesapta yokken yakınlarını biranda kaybetti.
İzmir’de 18 yaşındaki sürücü yolda makas atmaya çalışırken bir başka araca çarpıp 5 kişinin ölümüne neden oldu.
Katliama neden olan sürücü sanki hiç suçu yokmuş gibi pişkince ifade vermiş.
Olacak şey değil!
Ancak Türkiye’de oluyor.
Birilerinin zevki uğruna insanlar ölüp gidiyor.
Magandalar yollarda Azrail gibi dolaşıyor!
Başka insanları ve bazen de kendilerini yaşamdan koparıyorlar.
Gazeteci olarak zaman içinde bu tür trafik katliamlarını çokça gördük.
Birçok kazada gördüklerimi günlerce, haftalarca unutamadım.
Yolu karşıdan karşıya geçmeye çalışan anne, baba ve 3 yaşındaki çocuğun öldüğü kaza gibi...
Zavallı bebeğin cesedini yol korkuluklarının arasında otların arasında görmüştüm.
Gazeteci olarak görevimi yapıyordum ancak büyük üzüntü yaşamıştım.
Bu bir kader veya yazgı değildi.
Aşırı hız yapan sorumsuz bir sürücünün işlediği cinayetti.
Kural tanımadan araç kullanırken başkalarının ölümüne neden olanlar ‘cinayet’ suçundan en ağır şekilde cezalandırılması gerekiyor.
Aracınla tüm trafik kurallarını ihlal edip insanların canına kıyıp ‘kaza’ gerekçesiyle üç beş ay hapis cezasıyla kurtulmak adalet değildir.
Trafik magandaları sadece kazaya neden olmuyor.
Yolda araç durdurup saldırıyor, darp ediyor hatta tabanca ile vurup öldürüyor.
Hiçbir insani yanları yok.
Toplum için gerçekten çok büyük tehlike arz ediyorlar.
Magandalara karşı cezai yaptırımlar çok daha ağır olmalıdır.
Elbette her ülkede trafik kazaları oluyor ve olamaya devam edecek.
Gelişmemiş, eğitim ve refah düzeyi düşük ülkelerde trafik kazaları çok daha yoğunudur.
Bizim ülkemizde benzer kategoride yer aldığından kural tanımamazlık başkalarını yaşamına neden oluyor.
Bu böyle gitmemeli.
Trafik kazaları sıradanlaştırılıp basite alınmamalı.
Kaderi böyleymiş denilmemeli.
Her şeyin başı eğitim olduğu için lise diploması olmayana, psikolojik sorunları olanlara, alkollü araç kullananlara, insan yaşamına saygısı olmayanlara, kırmızı ışıkta geçenlere sürücü belgesi verilmemeli.
Sadece tembih ederek, konuşarak, broşür dağıtarak, bir iki göstermelik denetimle trafik kazaları önlenemez.
Sorunun derinliğine ve özüne inmek gerekiyor.
Yediden yetmişe herkesi bilinçlendirmek, yasalara, kurallara uyan bir anlayışı hakim kılmak gerekiyor.
Bunun içinde öncelikli görev ülkeyi yönetenlerde.
Sonra sorumluluk taşıyan her birimizde.