Kış aylarında sıklıkla solunum yolu hastalıklarıyla karşılaşılıyor. Bu hastalıklar arasında en iyi bilinenlerden birinin de farenjit olduğunu ve halk arasında öğretmen hastalığı olarak da bilinen farenjitin aslında herkesin yakından tanıdığı bir hastalık olduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ziya Saltürk, “Farenjit akut farenjit ve kronik farenjit olmak üzere iki çeşittir ve bu iki çeşit, belirtileri anlamında birbirinden farklılık gösterir. Kronik farenjit genellikle 4-7 yaş arasındaki çocuklarda görülürken 1 yaşın altındaki çocuklarda görülme olasılığı çok daha azdır. Bu hastalık mesleğe bağlı olarak veya çalışma ortamına bağlı olarak da görülebilir. Tozlu ortamlar ve kimyasal buharlara maruz kalan kişilerde de bu hastalığın görülme olasılığı oldukça yüksektir. Aynı zamanda alerjik rinit ve reflü gibi bir hastalığı bulunan kişilerde de yaygın olarak görülebilir.
Farenjitin; solunum sistemi ve gastrointestinal sistemde önemli görevleri bulunan ve boğazın arka kısmında yer alan Pharyngitis yutağın yani farenksin iltihaplanması sonucu oluşan bir hastalık olduğunu söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ziya Saltürk, “Bu hastalık genellikle viral kaynaklı olsa da bazen bakteriler de bu hastalığa neden olabilir. Bu hastalığa eş zamanlı olarak bademciklerin enfeksiyonu yani tonsilit de eklenebilir” dedi.
Farenjit belirtileri
Akut farenjit ve kronik farenjit belirtilerinin farklı olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Ziya Saltürk, “Akut farenjitte boğazda ağrı hissedilmesi, yutkunmakta veya konuşmakta ağrıdan ve acıdan dolayı zorlanma, boyunda veya boğazdaki lenf bezlerinin şişmesi, bademciklerde şişme ve kızarıklık görülmesi, seste kısıklık oluşması, boğazın arka kısımlarında beyaz veya gri lekeler gözlenmesi görülebiliyor. Kronik farenjitte ise boğazda rahatsızlık, acı veya ağrı belirtilerinin daha da ağırlaşması, şiddetli öksürük, boğazda kaşıntı, gıdıklanma hissiyatı, boğazda bir şey takılmış gibi hissetme, yutkunmada güçlük çekme, yüksek ateş, boğazdaki ağrı ve acıya bağlı olarak başta da ağrı hissetme ve ses yorgunluğu belirtileri görülüyor. Bebeklerde ise farenjit belirtileri daha farklı seyredebiliyor. Farenjit olan bebekler ateşin aniden yükselmesi, karında ağrı duyulması ve kusma nedeniyle sıklıkla huzursuzlanır ve ağlarlar. Böyle durumlarda mutlaka doktora başvurmak gerekli” diye konuştu.
Akut farenjit virüslerin neden olduğu grip veya nezleden sonra görülüyor
Akut farenjitin genellikle virüslerin neden olduğu grip veya nezle gibi hastalıklar sonrasında görüldüğünü vurgulayan Prof. Dr. Ziya Saltürk, “Yakından tanıdığımız uçuğa neden olan herpes virüsü, zona, cinsel yolla bulaşan bel soğukluğu, difteri gibi sıklıkla karşılaşmadığımız bazı hastalıklar da akut faranjit nedenleri arasında gösterilebilir. Ayrıca streptokok bakterileri de sıklıkla farenjite neden olan etkenler arasında. Bakteriyel bir farenjit çeşidi olduğu için hızlı iyileşmeyi sağlamak ve belirtileri ortadan kaldırmak amacıyla antibiyotik tedavisi uygulanabilir. Bakteriyel farenjitlerin büyük bir kısmı A grubu beta hemolitik streptokoklar denilen bakteriler tarafından olur. Bu farenjit çeşidinde sıklıkla ateş, boğaz ağrısı ve boyundaki lenf bezlerinin şişmesi belirtileri görülür. Candida Albicans türü mantarlar da farenjite neden olabilir” dedi.
Farenjit hastaları için 10 öneri
Çok soğuk veya çok sıcak gıdalar tüketmek boğazda tahrişe neden olur ve farenjitin iyileşme sürecini uzatır. Bu nedenle böyle gıdaların tüketilmemesi önerilir.
Adaçayının antiseptik özelliği bulunması nedeniyle düzenli şekilde ve fazla olmayacak düzeyde tüketilmesi önerilir.
Diğer hastalıklarda olduğu gibi sıvı kaybını azaltmak için bol su tüketmek önemli. Et suyu ile yapılmış ılık çorbalar da tavsiye edilir.
Yüksek sesle konuşmak farenjite neden olan etkenler arasındadır ve boğazın tahriş olmasına yol açar; bu nedenle iyileşme sürecinde alçak sesle konuşmaya özen göstermek gerekir.
Boğazdaki kuruluk, ağrı ve acıyı hafifletmek ve böylece rahat uyuyabilmek için yatmadan önce ılık su içilmesi önerilir.
Sigara içmek veya sigara içilen ortamlarda bulunmak da hastalığın iyileşmesini kötü yönde etkiler.
Bulunulan ortamın kirli veya tozlu olmamasına dikkat edilmeli. Ayrıca bulunulan ortam sürekli nemli tutulmalı.
Düzenli şekilde çok yorulmayacak düzeyde egzersiz yapılmalı.
Her hastalığın iyileşme sürecinde düzenli ve sağlıklı beslenme oldukça önemli.
Gerekli durumlarda doktorun uygun gördüğü tedavi aksatılmamalı.
HABER MERKEZİ