Kısa süre önce TBMM Başkanı Cemil Çiçek “Yasama faaliyeti çok etkin şekilde yapılamadığı için torba yasa gibi çok garip bir yola saptık. Torba yasa, hukuk kalitesi açısından ciddi sıkıntılar çıkarıyor” diye konuşmuştu.
O zaman içimden ‘geçmiş olsun’la, ‘günaydın’ arası bir düşünce geçmişti ama yine de, ciddi bir yanlışın ciddi bir devlet adamı tarafından fark edilerek itiraf noktasına gelinmesinden ümitlenmeye başlamıştım.
Ancak, on gün gibi kısa bir süre sonra içinde yargı paketinin de bulunduğu yeni bir torba yasanın daha çıkacak olması karşısında, mantığını kaybetmemiş bir insanın ne düşünmesi gerekiyorsa onları düşündüm.
Belli ki yasaları yapanlar torba yasaların sakıncalarını biliyorlar ve bile bile de torba yasalara devam ediyorlar. Üstelik aynı yasaları sık sık değiştirerek.
Ben yine de bu torba yasaların insanlar üzerinde nasıl etkiler yarattığını dilim döndüğünce, fikrim yettiğince anlatarak kendi çapımda tarihe küçük bir not düşmek istiyorum:
Her zaman hata yapmak mümkündür, o hatalardan geri dönüş yapmak da. Ne var ki, o hataların bıraktığı izleri, hele de hukukla ilgiliyse, silmek ne yazık ki o kadar kolay olmayacak.
Yasa koyucular, adına torba yasa dedikleri, içine alakalı alakasız her tür kuralı attıkları torbaların, yavaş yavaş, derinlere sinerek ‘torba’ hayatlar yarattığının farkındalar mı acaba?
Torba yasalar, aynen torbadaki yasalar gibi:
Parça parça, samimiyetsiz, hesapçı, sürekli değişken ve dengesiz, yakın geleceğini bile kestiremeyen güvensiz, yamalı hayatlar yarattı.
Geçmişler, gelecekler, hayal kırıklıkları, ümitler aynı torbalara doldurulmuş; ne yapacaklarını bilemeyen insanlar, tombala ömürlere gebe kaldı.
Tedirgin, bıçak sırtı kayganlığında yaşamlar arttı.
Bıkkın, sıkkın, gergin, her an kısa devre yapacak ruhlar yarattı.
Vurdumduymaz, adaletsiz, merhametsiz, sevgisiz kalpler hortlattı.
Korkularından kendi gibi davranamayan vatandaşlara, huzursuz ve mutsuz günleri bir armağan gibi sundu.
Gemisini yürüten kaptandır, bal tutan parmağını yalar, bana dokunmayan yılan bin yaşasın gibi hastalıklı anlayışları normalleştiren inançlar peyda oldu.
Bolca mağdurlar- gaddarlar, mazlumlar-zalimler, yarattı.
O torba yasalar var ya; güvenilir bir söze, güvenilir bir gülümsemeye hasret insanlar yarattı.
Kişilerin hataları cürmü kadar yer yakar ama kurumların ve devletlerin hataları, büyüklükleri oranında yıkıcı ve kalıcıdır. Hataların etkilerini ortadan kaldırmak “…garip bir yola saptık…”, “ kantarın topuzunu fazla kaçırmışız” gibi itiraflarla bertaraf etmek mümkün olmayacak.
Ayrıca, itiraflarında bir önemi yokmuşçasına yine torba yasalar çıkarmak…?
Ne düşünebilirim ki, eskiden sadece parayı verenlerin düdük çaldığını sanırdık. Şimdi bir de, hem parayı alıyorlar hem de düdüğü çalıyorlar.
Halk arasında “milletin ağzı torba değil ki büzesin” diye bir söz var, bana göre ağızlar değil hayatlar torba olmuş, büzün büzebildiğiniz kadar…