Toplu taşımada “J”den “T”ye dönüşüm vurgunu!

Aktan Uslu

Henüz hayli yakın tarihte Darıca’da…

Darıca – Gebze OSB metrosunun Darıca’da Cumhuriyet Meydanı’nda kurulacak istasyonundan ötürü yapılacak kamulaştırmaya tepki gösteren vatandaşı dinlemek için o civarlardayım.

Haber, haber doğurdu!

Tam istasyonun kurulacağı alanda, o istasyonun oraya kurulacağının kamuoyuna duyurulmasından, imar planlarının Kocaeli BB’de askıya alınmasından önce kimi arsalar hayli ilginç şekilde el değişmiş.

Birileri, o arsaların sahiplerinden arsalarını satın almış.

Ancak satan ile alan arasında şöyle bir fark var.

Satan, o bölgeye metronun geleceğini bilmiyor ama alan, biliyor.

Arsayı alan, satana, “Ben bu arsayı buraya metro istasyonu geleceği için alıyorum” diyecek değil ya.

Türk sinemasının kült filmlerinden, Nesli Çölgeçen’in yönetmenliğini yaptığı, başrollerini Şener Şen ile birlikte Nilgün Nazlı, Can Kolukısa, Bahri Selin, Erdal Özyağcılar, Atilla Yiğit’in paylaştığı 1985 yapımı Züğürt Ağa’da da konu hicvedilmiştir.

Ağa köyünü satılığa çıkardığında alıcı o civara –yanılmıyorsam- baraj yapılacağını bilmektedir ama köyü satan ağa bihaberdir.

Bir de filmin yapım tarihine dikkat.

Türkiye’nin ANAP’lı, Turgut Özallı yıllarının (1983-1991) henüz çeyreği.

Benim memurum işini bilir” diye her tür ahlaki çürüme ve yozluğun önünü, yolunu açtığı yıllar.

Çırak, ustasını; boynuz kulağı geçermiş.

2002 model çırak döneminde de bu işler gırla.

Bu yorumun ihbarını geçtiğimiz pazar günü edindim.

Eşimgil ve kızımgille birlikte BİLKAR’ın Burgazada gezisine katılım için Fatih Tren İstasyonu civarında Marmaray’a doğru yürürken biri kulağıma fısıldadı:

“Kocaeli’de J plakalı halk otobüslerinin bir kısmı taksiye, T plakaya dönüşecek. Bu duyurulmadan önce gerek toplu taşıma, gerekse taksicilikle uzaktan yakından ilgisi olmayıp J plaka satın alan öyle kişiler, isimler var ki üzerine gidip kim olduklarını öğrensen, dudağın uçaklar.”

 Gebze ve Kocaeli gündemini yakından takip edenler hatırlayacaktır. Yine J plakalı otobüslerin önemli kısmının P plakaya, servis aracına dönüştürülmesinden ötürü Şenol İkizek başkanlığındaki Kocaeli Servisçiler Odası’ndan bir grup merkez ilçemiz İzmit’te bir dizi eylemde bulunmuş, değişime itiraz etmişti.

Yine halk otobüslerinden bu sefer taksiye dönüşümde taksici camiasının bugüne kadar bilinen veya benim bildiğim bir tepkisi yok. Çünkü Gebze Bölgesi’nde patlama boyutundaki nüfus artışından ötürü talebe yetişemediklerinin, ihtiyaca yanıt veremediklerinin camia da farkında. Bu tespitim doğruysa, çok olgunca bir davranış.

Beni meselenin vurgun boyutu ilgilendiriyor.

Bir de her zaman kişileri değil konuları merkeze almak tarafıyım. Şayet o plakaların kimler tarafından alındığını, bir kişinin birden fazla plaka edinip edinmediğini kişi bazlı tespit edersem, o kişinin kim olduğunun teşhiri konusunda muallakım.

Geçen dönemki gibi, yine ve yeni bir “Refik Tartar” vakasına denk gelir miyim, kestiremiyorum.

Bir de o gün, o toplantı aklıma geliyor da, aklıma mukayyet olamıyorum.

Emek Mahallesi sakinlerinin malum mücadelesinde kritik bir toplantı Çayırova Belediye Kültür Salonu’nda gerçekleşmişti.

Dönemin belediye başkan yardımcısı Refik Tartar, o bölgede ne yapılacağının tayininde kilit, etkili bir isim konumunda. Ya da az etkili olsa bile, ne yapılıp edileceğini önceden bilebilecek bir zevat. Konunun hakemlerinden, bölgenin hakimlerinden.

Emek Mahallesi sakinleri, yerlerinin değersizleşmesinden falan yakınıyor.

Refik Tartar gayet doğal bir şeymiş gibi, üstelik yanında geçen dönemin belediye başkanı Şevki Demirci otururken aleni, “Olur mu öyle şey. Öyle olsa, ben Emek Mahallesi’nden arsa alır mıyım?” diyor.  

Sokak ağzıyla, vay anasına arkadaş yaa..

Maçın hakemi takımlardan biri lehine penaltı düdüğü çalmış. Penaltıyı edinen takımda penaltıyı kimin atacağını da kendisi belirliyor.

Bu benzetme aslında çok örtüşmedi, uymadı konuya ama uysa da kodum, uymasa da kodum

Refik Tartar vakası da öyle bir vakaydı.

Refik Tartar’ın geleceğinde etkili olacağı bir mahallede henüz olgunlaşma sürecinde yer edinmesi uydu mu?

Uydu mu uymadı bilinmez ama Refik Tartar oraya uysa da kondu, uymasa da kondu.

2002 öncesi de vardı ama 2002 sonrası zirve yaptı malum.

Ahlak, etik, değerler ve mesafe hak getire, haydi Allah rast getire.

“Allah yürü ya kulum dedi…”

Allah herhangi bir kuluna “yürü ya kulum” dediyse hangi kuluna veya kullarına, “Sen yürüme ya kulum” demiş olabilir.

Bölük dur, Kandıralı sen de dur.

Bölük götür, Tarsuslu sen de götür!

Konuya dair haber olabilecek derecede bilgi ve belge edinirsem..

Kimlerin yer edindiğini teşhir edersem ne olacak?

Hiçbir şey olmayacak.

Darıca’da siyaset/ticaret ilişkisini çarşaf çarşaf haberleştirdim de ne oldu?

Benim memurum işini bilir…” sürecinden günümüze..

Turgut Özal o dönem o sözünden ötürü o süreçte hayli tepki, eleştiri görmüştü.

Erdoğan bugün tekrarlasa, kitlesi çılgınca alkışlar.

Çünkü toplumun önemli kısmı, AKP toplumunun Türkiye ortalamasının çok üzerindeki kısmı her türlü ahlaki ve etiksel çürüme ve yozlaşmayı kanıksamış durumda.

Bugüne kadar Fikri Işık’ın aslında ne olduğunu, ticaret/siyaset ilişkisinden ne tür nemalandığını defalarca yazdım.

Ne oldu..

Benim bir duruşum var. O duruşum üzerinden, “Yazana bak..” diye pas geçildi.

Ama şimdilerde içlerinden biri, Şener İnce de söylüyor.

kocaelifikir.com’un kurucusu, meslektaşım Zeynep Yalçın Aksan da köşesinde konu edindi:

 

 

"Ve en sonunda da Şener İnce, bir dahaki seçimler için aday adayı olmayacağını söyleyen Fikri Işık için diyor ki;

Davanın sırtından yükü tutanlar, makam-mevki, itibar kazananlar, makamlar gidince hep sırtından vurdu Reisi ve davamızı.”

 

Başlıktan soruyor sevgili Zeynep: AK Parti’de Fikri Işık disipline verilir mi?

Bence verilmeyecek.

AKP iktidarında altı üstü her türlü ahlaksız ticaretle, siyaset/ticaret ilişkisi ile zan altında bırakılmış. AKP iktidarında mı Fikri Işık, partisinde disipline sevk edilecek?

Gerek ülkemizde gerekse dünyamızda paylaşım olsa, aslında kimse aç açıkta kalmayacak.

Dünyada ve ülkemizde gerek yoksulluğun gerek açlığın sebebi, doyuramadığımız açlar, diyorum.

T plaka dönüşümü öncesi J plakaların kimler tarafından satın alındığı ihbarının peşindeyim.

Elbette hiçbir şey olmayacak yazsam da.

Ama hiç olmazsa işimi, görevimi yerine getirmenin keyfi içinde olacağım diyorum, başka da bi’şi şimdilik demiyorum.