6 Şubat'ta meydana gelen depremin ardından Türkiye Komünist Partisi (TKP), deprem bölgesine yardım eli uzatmış, temel ihtiyaç maddelerinin olduğu koliler bölgeye gönderilerek sahada çalışma yapan ekiplere ulaştırılmıştı. TKP bir yandan yaraların sarılması adına çalışmalarına devam ederken diğer yandan da sorumluların yargılanması adına hukuksal mücadele başlatarak ihmali bulunanlar hakkında suç duyurusunda bulundu.
TKP’li Hukukçular tarafından yapılan suç duyurusunda siyasi iktidar; başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere tüm Cumhurbaşkanlığı kabinesi, bakan yardımcıları, vali ve kaymakamlar ile AFAD, BTK ve Kızılay gibi ilgili kurumların tamamı yaşanan tablonun birinci dereceden sorumluları olarak şüpheliler arasında yerini aldı. Suç duyurusunda şüphelilerin Türk Ceza Kanunu’nda yer alan “Kasten öldürme” başlıklı 81. Maddesi, Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, Kasten yaralama(TCK m.86,87) Görevi kötüye kullanma (TCK m.257) ve soruşturma kapsamında toplanan delillere göre re’sen tespit edilecek diğer suçlar bakımından cezalandırılması istendi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulan dilekçede, devletin yönetsel ve karar merciilerinde görev yapan şüphelilerin hukuka aykırı işlem ve eylemleri sonucunda, yaşanan yıkım nedeniyle meydana gelen can kayıpları ve yaralanmaların öngörülebilirliği bakımından 5237 sayılı TCK’nın 81. maddesi kapsamında kasten öldürme ile 83. maddesi kapsamında ihmali davranışla kasten öldürme suçunu oluşturmakta olduğu belirtildi.
Dilekçede, belirtilen tüm şüphelilerin yanı sıra inşaat aşamasından itibaren görev yapan her türlü yapı denetim görevlileri ve ilgili kişiler; binalara yapı kullanma izin belgesi veren, oturma izni veren görevli ve yetkililer; onlara bu yönde emir ve talimat veren yetkililer; denetim görevini yerine getirmeyen ilgili belediye, Bakanlık yetkilileri ile depremin gerçekleşmesinin ardından arama ve kurtarma çalışmalarının geç, eksik ya da hatalı başlaması neticesinde kayıpların artmasına sebep olan sorumluların ayrı ayrı tespiti talep edildi.
Soruşturma sırasında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Kasten öldürme başlıklı 81. maddesi değerlendirilmesi gerektiğinin altı çizilen suç duyurusunda; “Yaşanan felakette yukarıda sözünü ettiğimiz inşaat-rant ekonomisi neticesinde mevzuat tarafından korunan en temel hak olan yaşam hakkı hiçe sayılmış, öngörülebilir ve bilim ile engellenebilir bir süreç paraya ve ranta feda edilmiş, gerek inşaatların yapım aşamasında gerekse yapılmış inşaatların denetlenmesinde tüm süreçte sorunlulukları olanlar bu ölümlerin gerçekleşmesi için mevcut zemini hazırlamıştır" denildi.
Şüphelilerin depremin gerçekleşmesinin hemen ardından özellikle de altın değerindeki ilk 48 saatte gerekli kararları almamak ve yetkileri dahilindeki emirleri vermemek suretiyle arama ve kurtarma çalışmalarının geç, eksik ya da hatalı başlaması neticesinde kayıpların artmasına sebep olmaları nedeniyle ve siyasi iktidarın imar affı politikalarından, ulaşım ve haberleşme konusunda yürütülen yanlış politikalarına kadar birçok farklı saikle felaketin boyutunun artmış olması sebebiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun "Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi" başlıklı 83. maddesi uyarınca üst hadden ceza verilmesi talep edildi.