Tımarhane şehirlerin en başında İstanbul gelir İstanbul benim için deliler şehridir bunu en iyi ben bilirim ağaçtan düşen adamın halini ağaçtan düşen anlar derler ya Ben tırnaklarımı yediğimi tımarhanede fark ettim Fark ettiğimde de tırnaklarımın yarısı yoktu kendimi lüzumsuz biri gibi hissediyordum en çok kızdığım içime sindiremediğim insanlar Gülen eğlenen öpüşen insanlardı beni en çok bu insanlar rahatsız ediyordu kimler yoktu ki kafayı zengin olmakla bozan bir sürü insan tanıdım tek düşündükleri şey paraya sahip olmaktı Bu insanları tanıdıkça kendi huzursuzluğumu isyanlarımı Gülen eğlenen insanlara düşmanlığımı da anladım benim iyileşme oranım gayeleri para olan insanlardan çok daha fazlaydı ve öyle de oldu aç gözlülükten dolayı kafayı bozmuş şizofreni olmuş bir sürü insan … Beni iyileştiren şey parayla aç gözlülükle kibir gibi kötü sorunlarımın olmayışıydı yoksul ve zor bir hayat yaşadım ama her şeyi de dolu dolu yaşadım deliliğimi bile öyle paranın olduğu yerde sevgiden cömertlikten ve dostluktan asla söz edilemez çünkü bütün bunları yok eden en önemli şey paradır ne yazık ki ülkemizde insanları birbirine bağlayan en önemli amaç haline gelmiştir para yüzünden kişiliklerini kimliklerini yitirenleri tanıyınca anladım bunu bu yüzden diyorum ki çocuklarınıza onların hak etmediği servetler asla bırakmayın bırakanlar çocuklarına iyilik değil kötülük yaparlar
Bir toplumun kodlarını ve şifrelerini bilmek istiyorsanız toplumun neye evet neye hayır diyor neleri benimsiyor ve neleri dışlıyor ona bakacaksınız iktidara gelmek isteyen siyasi partilerin bunu kesinlikle bilmesi gerekiyor yoksa asla iktidara gelemezler toplum mühendisleri bu tür yönelimleri bilirler sözünü ettiğim delilik konusunun bu ilkelerle bir ilişkisi var mı gelin konuyu biraz irdeleyelim bu konuyu anlamak için İzmir Ankara ve İstanbul gibi şehirlerimizdeki tımarhanelerin sayısına burada tedavi görenlerin sayısını bilmemiz gerekiyor bu çok önemlidir çünkü genelde tımarhaneler bu şehirdedir nüfus yoğunluğumuzda bu şehirdedir Türkiye’nin sanatçıları edebiyatçıları bilim insanları bu kentlerde ikametkah etmektedirler bu yüzden tımarhane şehirler diyorum Dostoyevskiye bakarsak doğup büyüdüğü şehir olan Petersburg’da yaşayanların yarıdan fazlası delidir roman kahramanlarının genel bir çoğunluğu bu şehrin insanlarındandır bu insanlar bir psikoloğa gitseler doktorlar hepsini tımarhaneye kapatır Dostoyevski’nin eserleri dikkat edenler bilirler hepsi birer tımarhanedir dün bir arkadaşım kahvaltıya evine davet etti ailesiyle tanıştırırken sizi Gebze’nin en önemli delisiyle tanıştırayım diyince inanın sofradakiler lokmalarını bırakıp geri çekildiler hepsinin yüzlerinin rengi değişti insanlar şaşırıp kaldılar sonra kendimi anlatınca güldük eğlendik bu konularda bilgisine başvurduğum Ardahanlı Saim amca Ardahan’da deliden bol ne var bu delilerden birkaçının ismini de söyledi mesela deli Behice deli kamil deli sırrı gibi on kişiye kadar isimlerini söyledi anlattığı delilerden biri bir gece değirmen nöbetinde delirmiş o gece birileri gelmiş değirmende düğün yapmışlar ve bu adamı evlendirmişler adamın bilmediği beceremediği iş yokmuş Ardahan’da büyük bir cami yapılmıştır bu caminin minaresini yaparlarken minaresine çakıl kum gibi malzemelerin taşınması için ne yapalım diye düşünürlerken bu deli saitin fikrine de başvurmuşlar burada anlatırsam uzun sürer müthiş bir teknikle minarenin yapılmasını sağlamış ülkemizin her şehrinde böyle yüzlerce delimiz vardır tabi en çok da İstanbul’da çünkü dünyanın en ünlü tımarhanesi bilindiği gibi İstanbuldadır ünlü delilerimizden Neyzen Tevfik Fikret Mualla ve daha birçok saygıdeğer delimiz bu hastanede tedavi görmüştürler sevgili okurlar bu konuyu sık sık yazmamın nedenlerinden biri kısa bir zamanda olsa yaşadığımız günlerin sıkıntısından sizleri kurtarıp deliliğinizden fantastik dünyasına götürmektir benim anlatmaya çalıştığım delilik patolojik vakalar değil daha çok sistemin haksızlıklarına kötülüklerine isyan etmiş bu yüzden delirmiş insanlardır büyük İskender’le ünlü dünya delilerimizden diojen arasında şöyle bir konuşma geçer İskender’in vermek istediği hiçbir şeyi kabul etmeyince İskender büyük bir kederle yani ben şimdi sana hiçbir şey veremeyecek miyim senin hiçbir şeye ihtiyacın yok mu iste seni hemen hayatını sürdürdüğün fıçının içinden dünyanın en lüks saraylarından birinde misafir edeyim diojen güneşimi kapama önümden çekil bana gölge etme yeter komutan bir krala bu sözleri hangi akıllı söyleyebilir