“ Her nesil bir önceki neslin gölgesinde büyür” evet doğru.
Peki, siz bu oluşturduğunuz nesilden neden bu kadar çok şey bekliyorsunuz.
Sorgulamamız gereken sanırım ebeveynler.
Pamuklar içinde büyütülmüş bir kuşak “kazanma” odaklı yetiştirildiğinden, yokluk bilinci gelişmemiş. “Helikopter ebeveynler” sayesinde her şeyleri önlerine gelmiş. Sürekli ebeveyn kontrolünde olan neslin dışa vurumu, otoriteye karşı gelen, bağımsız olmak isteyen insanları çıkarmış karşımıza.
Okula öğretmen seçimi ile başlayıp, küçük bir sorunda öğretmene müdahalede bulunan, arkadaş çatışmalarında, ailelerin birbirine girdiği, her daim ellerini çocuklarının üzerinde tutmuş ebeveynlerin çocuklarından oluşan bir nesil.
Birey olmayı öğrenemeden iş ve aile yaşantısına atıldığında bu çocuklara ne mi oldu?
Bireysel ihtiyaçlarına önem veren bu insanlar “ben” bilincini oluşturamadan “biz” olmaya çalışınca çuvalladılar. Sonuç olarak ikili ilişkilerini yürütemediler. Boşanma oranlarının artma nedenlerinden birinin de bu olduğu düşünülüyor. Bunun dışında evlenme düşüncesini de öncelik listesinden kaldırdılar.
Ya çalışma yaşamı?
Kurallarını kendisinin belirlemek istediği, çalışma saatlerinin uzunluğu ve zorluğu karşısında bireysel ihtiyaçlara zaman ayırmak isteği ile yeni iş olanakları yarattılar; kolay yoldan para kazanmak ( youtuber, Influencer ) istediler. Sık sık iş değiştirmelerinin nedeni de bu sanırım. İş görüşmeleri bile artık eskisi gibi değil. Eskilerde olan “girdiği işten emekli olmak” söylemi tarihe karışmış oldu böylece…
Tarih demişken, ebeveynlere yüklendim ama hiçte kolay olamadı bu çocukları büyütmek. 11 Eylül saldırısı ve ardından çıkan savaşlar, ekonomik krizler, Arap Baharı trajedileri, ülkemizde Gezi olayları ve hiç gündemden çıkmayan çatışma ortamı ve bir sürü siyasal gerginlik, şimdi de Covid-19. Ne kadar zorlu süreçlerden geçtiler. Ama yine de bu gençlere bel bağladık nedense? Bir umut oldu bizlere bu nesil.
Birçok ismi var bu neslin biliyor musunuz?
Gökkuşağı nesli, homolanders, dijital yerliler, gerçekçiler gibi. Bunlarda yetmedi, yeni nesil teknoloji, yeni nesil bankacılık, yeni nesil öğrenme şekli gibi. Yeni bir dünya oluşmaya başladı. Tabi dünya teknoloji çağında, onlar da teknoloji çocukları…
“Her şeyin fazlası zarar” demiş ya atalarımız, birde bu yönden bakalım. Sanırım bu kuşak çok iyi bir örnek. Teknolojiyi eğer bireylerin ve insanlığın gelişimi için kullanıyorsak amenna. Ya anti-sosyal ve bağımlı bireyler haline getiriyorsa işte sıkıntı burada başlıyor. Bir araştırmaya göre, günlük en az üç saat ekrana bakan insanların olduğunu düşünürsek endişelenme zamanı geldi hatta geçiyor demektir.
Mesela siz, seyahat halinde iken ya da boş zamanlarınızda internette ne yapıyorsunuz?
Oyun mu oynuyorsunuz?
Video mu izliyorsunuz?
Bilgi mi ediniyorsunuz?
Yoksa sosyal medyada mısınız? Bu bir seçim değil mi?
Bu nimeti gelişim için kullandığınızda ülkemizi “muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak” zor olmasa gerek.
Bir de aynanın öteki tarafı var ki anlatmak üzücü. Sürekli oyun oynayıp reel ve sanal dünyayı ayırt edemeyen.
Youtuberlarla “arkadaş”lık bağı kurup, her eylemini soru sormadan kabul eden, ailesi ile iletişimi yok eden insanlar yaratan bir mekanizma aynı zamanda.
Bitti mi? Tabii ki hayır. Sosyal medyanın büyüsüne kapılıp, hayatından çalanlar, ulaşılması imkânsız gibi algılanan profilleri kendilerine örnek alıp kendine sanal bir hayat oluşturanlar, hatta profilinden beğenip tanışıp evlenenler bile var çevremizde. Sonuç genellikle hüsran oluyor tabii ki. Böylece görücü usulü tanışma da bambaşka bir hal aldı teknoloji sayesinde…
Araştırmalara göre sosyal medya profilindeki resimler gelecekte o anıyı nasıl hatırlamak istediklerine göre şekilleniyor. Tamamen hayal ürünü. Filtreler ve bu tarz uygulamaların yaygın kullanımı da sanırım realiteden uzak beğenilme isteğinden doğuyor. Bu da başka bir yazı konusu tabiJ
Like, dislike, takipçi, Influencer gibi terimler var artık hayatımızda. İletişim de buna göre şekilleniyor. Takipçi ve retweet sayılarına göre belirleniyor ilişkiler.
Aile yapıları da değişti her şey gibi. Benimde şaşırdığım bir hikâye çıktı karşıma geçen gün.
Bir adam boşandığı eşine para karşılığı çocuk yapmasını teklif ediyor. Bu tuhaf geldiyse herkesin aşina olduğu, gündeme gelmek için zengin ya da ünlü insanlarla evlenip çocuk yapan ve sonra boşanıp nafaka ile geçimini sağlayan insanlar da var maalesef. Böyle haberler beni ürkütüyor.
Takipçi kazanmak için gençlerin yaptığı kimi çılgınlıklara ne demeli?
Snapchat facetime, tiktok, bu anlayışa örnekler sanırım. Bu uygulamalarla insanlar, gündelik hayatlarında yapmaya cesaret edemediği şeyleri düşüncesizce yapıyorlar. Buna diyecek bir şey yok ama geri dönüşler, insanların psikolojilerini bozuyor.
Yapılması gereken tek şey sanırım bilinçle, eğitimle olacak. Gençler iyiyi ve kötüyü ayırdettiklerinde yaratacakları yenidünyaya daha güvenle ulaşacakları kesin.
Her şey bir tık ötede ama seçim sizin. Bilgi ve gelişim yolu önümüzde duruyor.
.
SEVGİYLE KALIN.