Bugün, Cumhuriyetin ilanının 92. yıldönümü.
Siyasal iktidar ise, temel felsefesi cumhuriyetin aydınlanma yaklaşımına karşı olan bir siyasal anlayışın elinde ve ülkede gerici bir dayatma rüzgarı esiyor.
Çünkü, cumhuriyetin temel felsefesi ve paradigmalarıyla köklü sorunları var.
Gelelim kurumların işgal durumuna…
Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT), Cumhuriyetin değerlerindendir. Ama, ne yazık ki son dönemlerde ‘’Tayyip Radyo Televizyon Kurumu’’ olarak anılmaya başlandı.
Nedeni de, yayınlarında AKP’ye 30 saat, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a 29 saat, CHP’ye 5 saat, MHP’ye 1 saat 10 dakika ve HDP’ye 18 dakika süre ayrılmasıdır.
Durum, bu kadar açık.
Bu rakamları açıklayan kişi, Radyo Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK) Halkların Demokratik Partisi (HDP) kontenjanından seçilen üye Ersin Öngel.
Rakamlar, son 25 günü kapsıyor.
TRT, bizim vergilerimizle varlığını sürdüren bir devlet kurumu. Yani, devletin imkanını herkese eşit biçimde kullandırması gereken bir kurum. Ama, ne gezer. Siyasi hegemonya altında olan bu kurum ne yazık ki anıldığı yeni simiyle bağdaşır yayıncılık yapıyor.
İşte, şimdi bir seçim dönemi ve devlet televizyonu her siyasi partiye eşit oranda zaman ayırmak zorunda. Ama, durumun böyle olmadığı görülüyor.
AKP'ye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, CHP'ye, MHP'ye ve HDP'ye ayrılan sürelerdeki eşitsizlik, artık mide bulandırır düzeye gelmiş durumda.
Sadece TRT mi ?
Elbette ki hayır…
TRT’nin de dahil olduğu 12 televizyon kanalının canlı yayınlarında ise AKP’ye 238, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a 138, CHP’ye 21 ve HDP’ye 6 saat yer veriliyor.
Bu uygulama yeni de sayılmaz. Çünkü, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de eşit uygulama olmamıştı.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri süresince TRT Haber’de, Recep Tayyip Erdoğan’a 8 saat 2 dakika, Ekmeleddin İhsanoğlu’na 2 saat 53 dakika, Selahattin Demirtaş’a 1 saat 24 dakika süre ayrılmıştı.
Bunun sonucu olarak, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Cumhurbaşkanlığı seçim sürecindeki yayınları nedeniyle TRT’ye ceza kesmişti.
YSK, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde Erdoğan’a üç günde 5 saat 26 dakika süre ayıran TRT Türk’e, diğer adaylara hiç yer vermediği için 7 program durdurma cezası vermiş, bu cezayla TRT’ye verilen toplam program durdurma cezası 25’i geçmişti.
TRT’yi işgal etmiş siyasal anlayışın mantığı bu.
Evet, TRT, gerici ideolojinin kuşatması altında. AKP’nin borazanı gibi yayın yapıyor. Ama, sadece AKP’li yurttaşlardan değil, AKP’li olmayan yurttaşlardan da kesilen vergilerle bütçesi oluşuyor.
Yani, benim paramla, benim hakkımı gasp ediyor.
Bunun literatürdeki adı, ‘’YAVUZ HIRSIZIN EV SAHİBİNİ BASTIRMASIDIR’’…
Para halkın, ama kullanım biçimindeki karar, yasal düzenlemelere rağmen işgalcilerin iki dudağı arasından çıkanlar oluyor.
Bu ülkede demokrasi varsa,
Bu ülkenin devlet kurumları demokratik-laik cumhuriyetin kurumları ise,
TRT, yasal olmayan bir uygulama sergiliyor demektir.
Bu nedenle, TRT yönetimi derhal istifa etmeli ve süreci böyle kurgulayan yöneticileri ‘’görevi suistimal’’ suçundan yargı önüne çıkartılıp hesap vermelidir.
Yok, ‘’bunlara gerek yok’’ deniliyorsa, TRT, söyleneni doğrularcasına yani ‘’Tayyip Radyo Televizyon Kurumu’’ gibi yayın yapmaktan derhal vazgeçmeli ve devlet olanaklarını diğer siyasilere de eşit biçimde kullandırmalıdır.
Aksi halde, Cumhurbaşkanı’nı eleştirilerin odağı olmaktan kimse kurtaramaz.
TRT, bu tavrını devam ettirirse tek şey olur, o da suç dosyasının kabarmasıdır.
Bu ablukaya,
Gericiliğe inat,
Cumhuriyet değerleri korunup geliştirilecektir. Geleceğe damgasını vuracak olan ise sosyalist cumhuriyettir.
Tam zamanı,
SOSYALİST CUMHURİYET İÇİN BİR ADIM DAHA İLERİ…