Dünden devam…
Fantezi bu ya..
Motor ürüne dahil değilmiş ve 15 işgünü içerisinde adresinize ücretsiz teslim edilirmiş..
Çok iyi niyetliler. Giydiğimiz pantolonda gözleri, en azından henüz yok!
Bu ürünü bir markete girip, sepetin içinde kasaya getirip 79 bin 998 adet bir TL ile ödeme yapıp..
Bütün mağaza personelinin iki üç gün boyunca teker teker 79 bin 998 TL’yi saymalarını seyredip..
1 (Bir) lira eksik olduğu tespit edilince,
“Param çıkışmadı o zaman. Bir de tekneyi koymak için poşet lazımdı. 1 lira 25 kuruşa yükseldi eksiklik” deyip
Ürünü kasada bırakıp gitmek vardı ama adrese teslimmiş malum, olmaz bu senaryo.
Şu yapılabilir..
“Tamam, alıyorum ama almadan önce ürünü bütün halinde göreceğim. Ödemeyi, ürün suya indiğinde yapacağım” deyip ürün geldiğinde evrensel ve ulusal tüketici hakkını kullanıp örneğin;
“Deniz suyu da çok ıslakmış. Kaldı ki tuzlu birde. Yıpratır bu tekneyi” türü salağa yatma haline geçip teslim almayabilirsiniz.
Şöyle de bir durum var:
“Adam”lar kuruluşundan bu yana bizleri “salak” yerine koymadı mı..
Gereğini yerine getirmek, “salak” olduğumuzu teşhir etmek lazım.
**
A101’in o broşürü açığa çıktıktan sonra, “Kim alabilir?” diye ilk araştırmayı Gebze’nin en dar gelirli insanlarının yaşadığı en varoş mahallelerinde yaptım (Yani öyle varsayın)
Fellik fellik, Üsküdar’daki o bayinin 17 milyon 160 bin 150 lira kazandırdığı kişiyi aradım.
“Üsküdar nire, Gebze nire” demeyin.
İstanbul’un tüm ilçeleriyle organik bağımız olmakla birlikte..
Yakın tarihte Gebze – Haydarpaşa banliyösünün yerini Gebze – Halkalı arası Marmaray aldı malum.
İstanbul’un Anadolu Yakası’nda Tuzla, Pendik, Kartal, Maltepe, Kadıköy ve Üsküdar…
Avrupa Yakası’nda da kıyısından köşesinden Fatih, Zeytinburnu ve Küçük Çekmece ilçeleri ile tam göbeğinden Bakırköy..
Bu ilçelerin tamamında ayak izimiz,
esnafında alışverişimiz var.
Bundan sebep Üsküdar’daki o bayinin talihlisi, Gebzeli olabilir.
Çok kuvvetle muhtemel Gebze’nin en varoşlarının yaşadığı muhitlerdendir.
Yasak Elma’dır, Savcı’dır şudur budur… Dizi izlemeyen dizi içinde yaşayan bir toplumuz.
Milli Piyango ve emsallerinin devasa ikramiyelerinin peşinde koşarak dizi bittiğinde de “dizi”yi yaşamak isteyenler var.
Ama süre dar..
O reklam filminin çekim tarihi mart 2021.
1.5 sene içinde şayet evliyse eşinden boşanma olasılığı neredeyse yüzde 100 olan “talihli”, 17 milyon küsur TL’nin yarısını tüketmiştir bile.
Tekneyi alsa alsa o alır..
Yok..
Kocaeli’nin en fakir ilçesinin, “At bağlasan durmaz” denilen mevkiilerinde dahi aradım, taradım.
Ya o “piyango” Gebze’ye vurmadı.
Ya da “talihli” kendini gizliyor.
Sonra, “Bir dost” imzalı şöyle bir SMS geldi:
“Tekneyi alacak olanı yanlış yerde arıyorsun. O Kadıköy derler bir yerlerin Bağdat Caddesi ve paralelindeki caddelerde…”
Hemen döndüm…
“Yahu bu marketler ‘ucuz’, halk dostu, paranın harca harca bitmediği marketler. Ne işleri var oralarda” diye SMS attım.
Son defa yine döndü:
“Sorunun yanıtı, neresi diyorsam orada” deyince ben de, “Vardır bir bildiği” diye soluğu oralarda aldım.
Marmaray’a Gebze Teknik Üniversitesi/Fatih İstasyonu’ndan bindim.
Feneryolu’nda inip Bağdat Caddesi üzerinden Fenerbahçe semtine kadar yürüyüp sonra Dereağzı’na, Fenerbahçe’nin Lefter Küçükandonyadis Sosyal Tesisleri’ne kadar yaya..
Tam 67 dakika dolaştım ve alıcıya dair ilk izleri buldum.
İstasyondan Bağdat Caddesi’ne inen Gazi Muhtar Paşa Sokak’ın o bölümünde rastlamadım. Ancak sokağın içerilere doğru yönelen diğer kesimine bakmadım.
Bağdat Caddesi’nden Kadıköy’e doğru devam ettim. Biraz mesafe kat ettim. Aradığım orada da yoktu:
“Bu cadde ultra lüks afili, burada galiba yoklar” deyip ondan biraz daha az afili olan caddeye, Fenerbahçe’nin içlerine doğru giden Fener Kalamış Caddesi’ne attım kapağı.
Heyhat, doğru yere gelmiştim. Bu caddede idiler.
Ama yalnız değillerdi. Rekabet halindeydiler zaar.
Hele ki Suat Bey Apartmanı sakinleri ne kadar şanslıydı öyle. “Önce kazan sonra harca” burunlarının diplerinde. Harcarken kazandıran bir tüketim anlayışı cazip olsa gerek. Şöyle mi oluyor: Alışverişi yapıyorsun. Kasada para ödemek ne kelime, üste para veriyorlar…
Neyse ki caddenin karizmasına yakışan, asaletini zeval getirmeyen ürünler de reklam panolarıyla yerini almış. Soğuk ve yavaş içiniz ki derken, “Fiyatını hazmetme” babında mı. Yoksa soğuk algınlığı olmasın diye mi, kavrayamadım henüz.
Tam orayı çekerken “Haber” benim objektifin dibine gelmez mi? O caddeye girmeye cüret eden hafriyat kamyonu ile taksi dönüş esnasında maddi hasarlı trafik kazasının direğinin dibinden döndü. Kusur yüzde 1 milyon hafriyat kamyonunda. Haddine mi o caddeye girmesi..
Serüven yarın sürecek