Covid 19 hastalığına neden olan virüsün dünyayı tehdit etmesiyle birlikte, hemen her ülkede TECRİT içerikli kısıtlama kararları alındı ve de uygulamaya konuldu.
Bazı ülkeler (ki buna Türkiye de dahil) normalleşme sürecine dönüş planlamasında alanında uzman kişi ve kurumların reel önerilerini dikkate almak yerine siyasi iradenin dayatmaları altında yaşamı dizayn etmeye devam ediyor.
Mesela, İstanbul'da 45 günde kurulması planlanan 2 pandemi hastanesi. Bu konunun uzmanları, ihalesinden başlayarak projenin çeşitli başlıkları hakkındaki çekincelerini dile getirip eleştirilerini paylaştı. Ama, nafile. Yapılacak denildi ve de yapılıyor. Sonrasında da, asıl niyet ortaya çıktı. Bu iki hastane SAĞLIK TURİZMİ'ne hizmet edecekmiş.
Öyle ya, ülkedeki virüs belasını alt ettik, tedavi görmesi gereken kimse kalmadı. Ambulans helikopterlerle getirilecek virüslü dünya insanlarına hizmet verilecek...
Bir başka başlık, birçok alanda faaliyetler durgunken AVM'lerin (Bilim Kurulu tavsiyelerin pek de uymayan bicimde) açılması.
Ne de olsa, AVM'ler yandaş sermayenin elinde ve daha fazla kar kaybına tahammülleri kalmadı...
Bir önemli başlık da futbol müsabakaları.
Bence en son başlatılması gerek etkinlik ama ne hikmetse bilim kurulunun da sorumluluğunu almadığı bu alanda acele biçimde liglerin başlangıç tarihi açıklandı.
Farkındaysanız, bu iki başlıkta, herkesin ağızlarından çıkacak ifadeleri merakla beklediği bilim kurulu üyelerinin çoğunluğunun önerilerinin yok sayılıyor.
Önemli üç başlık daha var ki, birebir toplumsal yaşamı derinden etkiliyor.
Bunların başında 65 yaş üstüne uygulanan sokağa çıkma yasağı ve de kontrollü çıkış izni.
Sokağa çıkma yasağı ile 2 ayı aşkın süredir eve hapsedilmelerini anlamak gerçekten olası değil. Ama bir de sokağa kontrollü çıkış izni var ki, evlere şenlik.
Sıcağın altında 4 ya da 6 saat sokağa çıkacak olan yaşlılar, o zamanın büyük bölümünü gölgelik yer arayarak geçirecek. Eğer böyle yapmazlarsa, tansiyon ve benzer hastalıklarına yenik düşme olasılıkları artacak.
Öyleyse, karar gözden geçirilmeli ve yaşlılara olması gerektiği gibi yaşam hakkı tanımaktan mı yoksa ölüme biraz daha yaklaştırıcı önlemleri dayatmadan yana mıyız ?
Başka;
Sahillerde gezme ve de spor yapma yasağı.
Bu yasağın hiçbir mantığı yok, olamaz da...
Ve, gençlere çıkış izninin verildiği gün.
19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nda değil de bir gün sonra izin verilmesinin özel bir nedeni olmalı. Yoksa, 19 Mayıs'ta evde TECRİT edilmiş olmalarını izah edecek mantıklı bir gerekçe olamaz.
Yani, neresinden bakarsanız bakın, önlemlerin muhatabı olan kişi ya da kurumların uzman verilerine dayanan önerilerinin dikkate alınması yerine "Biz ne dersek o olacak" diyen bir yaklaşımın yönettiği virüs krizi dönemini çok kolay atlatamayacağız gibi.
Normalleşme takvimi de buna işaret ediyor.
Özcesi;
Toplum sağlığının geleceği yine piyasacılığa ipotek ediliyor.
Ne denir, hepimize kolay gelsin...