Her gün yeni bir dayatma ile sarsılıyoruz
AKP iktidarının ilk döneminde koşulsuz destek veren ‘Bazı aydın’lar şimdi şu ifadeleri kullanıyor.
‘Türkiye giderek daha belirginleşen otoriter siyasetleri’ ve yeni düzeni uzunca bir süredir ‘Batıcı, laikçi, otoriter düzenin yerini muhafazakar, otoriter düzen’in alması ‘olarak tanımlıyor.
Ama bu sürecin rotasında önemli bir sapma öngörüyor!
İktidar çevrelerinin ‘Muhafazakar’ kavramını zorladıklarını saptıyor.
Şöyle anlıyorum, muhafazakar sınırlar içerisinde kalsalar sorun yok.
Ama bu tanımın dışına taşıma belirtileri var.
Buda kaygı duymalarına neden oluyor.
Halen daha bu ülkenin gerçeklerini çarpıtmaya devam eden bir yığın sözüm ona ‘Aydın’ bulunmakta.
Son yıllarda en fazla tartışma yaratan konu yolsuzluk ve adam kayırmalar damgasını vurdu.
Sınırlı sayıda gazete ve gazetecinin gündeme getirdiği yolsuzluk, ihaleye fesat karıştırma işlemi yeni bir yolsuzluk haberi ile üzeri örtülüyor.
Milliyet gazetesinden Kadri Gürsel’in Pazar günkü köşe yazısında ‘Uluslar arası Şeffaflık’ örgütünün geçtiğimiz Çarşamba günü açıkladığı ‘2014 Yolsuzluk Algısı İndeksi’ ne göre Türkiye geçen yıldan bu yana bu bakımdan en çok geriye giden ülke oldu.
Bu durumu okur yazar, entelektüel, bir dizi insan görüyor. Ve susuyor.
Peki bu suskunluk ne kadar sürdürülebilir?
Dışarıda yapılan eleştiriler ile içeride yürüyen tartışmalar çok farklı.
Ülkenin yerel gündemi yok, genel gündemi var.
Saray tartışması yerini Milli Eğitim Şurasının gündeme getirdiği konulara bıraktı.
Suni gündemlerle zaman geçiştiriliyor.
İktidarın hoşuna gitmeyen konu olunca hemen darbe yaygarası çıkartılıyor.