Tarım işçileri

 

 

Tam Aziz Nesin’lik hikayelerden olabilecek bir yaşamın içindeler. Çalışırken ne varlar ne de yoklar. Onlar hep kayıt dışı. Yani, çalışma hayatını düzenleyen yasalara göre işçiler mi, değiller mi, bu bile belli değil.

Yaz aylarında daha çok anımsarız tarım işçilerini. Bu sektördeki tablo, işçiler açısından giderek ağırlaşıyor. Kayıt dışı çalışmanın hâkim olduğu, sömürü oranlarının her yıl arttığı sektörde, özellikle yaz aylarında sektör iş cinayetleriyle de gündeme geliyor.

Türkiye Ziraat Odalar Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar, kayıt dışı istihdamın tarım sektörünün en büyük sorunu olduğunu dile getirip, tarımda 4,8 milyon işçinin kayıt dışı çalıştığını söylemiş.

Evet, tarım işçilerinin yüzde 83,1’i kayıt dışı çalışırken, bu oran kadın tarım işçileri için yüzde 93,8’e çıkıyor.

Uzmanlara göre, bu kadar büyük kayıt dışılığın sebebi artan rekabet ile artan sömürü oranları…

Türkiye İstatistik Kurumu’na göre 2013 yılı mevsimlik tarım işçilerinin ortalama günlük ücreti 42 TL oldu. Bu kadar düşük ücret, yanında bir de iş güvensizliği. Çünkü, tarım işçileri açısından bakıldığında, iş cinayetlerinin durmak bilmediği de görülür.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin Temmuz ayında yaptığı açıklamada iş cinayetlerine kurban giden 123 işçinin 42’si tarım işkolundan. Yani, onlarca tarım işçisi, ağustos ayında da yaşamını yitirdi.

Bir yerden bir yere taşınırlarken kamyon sırtlarında yolculuk yapmak zorunda kalan bu işçi grubu, çokca talihsiz trafik kazalarında yaşamını yitiriyor. Bu alandaki en son kaza haberi Samsun’dan geldi. Tarım işçilerini taşıyan arabanın kaza yapmasıyla 2 kişi yaşamını yitirmiş ve 24 kişi de yaralanmış.

Yani, birileri çıkıp da, ‘’bu kazalarda ölüm, tarım işçiliğinin fıtratında var’’ dese, hiç konu edilmeyecek, belki de hiç dillendirilmeyecek bu sorun. Ama, böyle bir ifade kullanılmadığı için sorunun nedeni araştırılıyor ve çok sayıda köşe yazısına konu olan bu sorunun çözümü için kafa yoruluyor.

Özellikle mevsimlik tarım işçilerinin yaşadığı iş güvencesiz, düşük ücretler ve yaşam güvencesi olmadan çalışmalarını engelleme yönünde atılacak bir adım, ülkede çağdaşlaşmanın kriterlerinden biri olabilir.

Aksi halde, düşük yevmiye ile şartlar ne olursa olsun para kazanmak uğruna mevsimlik tarım işçisi olan kişiler ve aileleri, bu talihsiz kazalar sonucu yaşamlarını yitirmekten kurtulamayacak.

Rekolte ve ciro peşinde kafa yoran bu işlerin patronları, çalıştırdıkları insanları köle olarak görmekten vazgeçmelidir. Yazın 2-3 ay da çalıştırsalar sosyal güvenlik primlerini ödemeliler. Ödemeliler ki, o kişiler sağlık hizmetinden yararlanabilsin.

Eğer, tarım işçilerinin yüzde 83,1’inin kayıt dışı çalıştığı TÜİK verilerine de somut bir gösterge olarak girmişse, bu durumu engellemeyen devlet ya da devleti yöneten siyasal iktidarlar birinci derecede sorumludur.

O işverenler SGK primi yatırmazken, kayıt dışını meşrulaştırırken, devlet seyirci olmaktan vazgeçmiyor demektir.

O işverenler, bu yolla vergi kaçağı yaratırken, devlet seyircilikten vazgeçmiyor demektir.

Bütün bunlar yaşanırken yaşamını yitiren tarım işçilerinin güvenli yolculuk yaparak işe gidip gelmelerinin sağlanamaması yüzünden işlenen bu cinayetlere, devlet de ortak oluyor demektir.

Biraz da olsa düşünmeye, önlem almaya değmez mi ?