SURİYE’YE DOKUNMA

Halil Yeni

Dönemin ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney Irak işgali sırasında ‘Düşmanımızın ölülerini sayacak değiliz’ demişti. Dediğini yaptı. Ne öldürdükleri insanları, ne tecavüz ettikleri kadınları, ne annesiz babasız bıraktığı çocukları… Katiller elde ettikleri petrol gelirlerinin dışında hiç bir şeyi saymadı.

 

 

Kimyasal silah üretiliyor yalanıyla gerçekleşen işgalden bu güne 10 yıl geçti. Katiller ülkeyi yağmaladı, talan etti. Emperyalistler Irak’ın tüm kaynaklarını emdi, sömürdü geçti. Ne hikmet, olmayan demokrasinin olmayan kimyasal yalanı, bize silah depolarını gösterip ‘’işte gördünüz mü? ’’ diyemedi.

 

Savaşa alkış tutanlar ‘’Hani nerede kimyasal ?’’ diye sormadı, savaş kararını alıp uygulayanlar ise açıklama yapmaya bile gerek duymadı. Senaryo gün gibi ortadaydı. Kendileri yazdı. Kendileri oynadı.

 

Kimyasal yalanla başlayan savaşta kimyasal silahın yarata bileceği tahribattan çok daha fazla kayıplar yaşandı. Bir buçuk milyon insan öldü. Halkın %40’ı ailesinden birini kaybetti. Başta Ebu Garip hapishanesi olmak üzere birçok hapishanede halk işkenceden geçirildi. 10 ile 14 yaş arası çocuklar da dâhil binlerce kadın tecavüz edildi. İşsizlik ve yoksulluk arttı, halk, evlerini kaybetti. Kimileri sürgün edildi. Irak’ın tarihi mirası ve kültürü yok edildi.  Kukla yönetimler iktidara geçirildi. Amerikan askerleri ıraktan çekildi.

 

Her yalanın bir zaman aşımı varmış gibi kimyasal silah yalanı da 10 yıl aradan sonra tekrar işgal edilmek istenen Suriye için gündeme getirildi. 20 kişilik Birleşmiş Milletler (BM) uzman grubu, ülkenin üç noktasındaki kimyasal silah kullanımı iddialarını araştırmak üzere Şam'a gittiği sırada Suriye'de muhalifler, Esad yönetiminin başkent yakınlarında kimyasal saldırı düzenlediğini ve saldırıda yüzlerce kişinin öldüğünü iddia etti.

 

Daha iddialar kanıtlanmadan, BM raporunu açıklamadan, katliamın dış müdahale isteyen muhalifler tarafından bilinçli olarak yapıldığına dair tespitler araştırılmadan, senaryolar yazıldı, savaş manşetleri atıldı. Sınır ötesi operasyon tartışmaları başladı.  

 

Oysa Suriye'de muhalifler tarafından ortaya atılan "kimyasal katliam" iddialarında kafa karıştırıcı detaylar ortaya çıkmaya başlamıştı. Bunlardan bir tanesi de 21 Ağustos'taki katliam görüntülerinin sosyal medyaya 20 Ağustos'ta 1 gün önceden yüklenmiş olmasıydı. İlerleyen günlerde de bağımsız kuruluşlar kimyasal silahın Suriye ye dış müdahale isteyen muhalifler tarafından kullanılmış olabileceğini açıkladı.

 

Şimdi ellerinde Esad’ın kimyasal silah kullandıklarına dair tek bir kanıt yok. Peki, 10 yıl önce Irak’ı işgal ederlerken ellerinde Saddam’ın kimyasal silahı olduğuna dair kanıtları var mıydı? Oda yok. Peki, savaş olursa AKP’nin kaybedecek bir şeyi var mı? ( Savaşın olduğu yerlerde kuşlar göç edermiş, Dışişleri bakanı Davutoğlu’nun yemiş dolu kahvaltısında kuş sütünden gayrı kaybedecek bir şeyi de) yok. Fakat yıllarca akrabalık ve komşuluk ilişkileri içinde yaşamış Suriye ve Türkiye halklarının kaybedecekleri ise çok. İşte bu yüzden Suriye’ye müdahaleye geçit yok.   

 

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.