. Vücut, enerji ihtiyacını karşılamak için ilk olarak yiyeceğe ihtiyaç duyar. Fakat bu konuda son derece dikkatli olup aşırıya kaçmamak gerekiyor. Eğer kişi karşı konulmaz bir sürekli yemek yeme isteği duyuyorsa bunun altında farklı nedenler yatıyor olabilir. Psikolojik sorunlar, vücutta herhangi bir vitamin-mineral eksikliği, obezite gibi durumlar sürekli yemek yeme isteğini tetikleyebiliyor.
LifeClub Uzm. Klinik Psikoloğu Cansu Karaman ve LifeClub Uzm. Diyetisyeni Kumsal Kurucu sürekli yemek yeme isteği ile ilgili en yaygın 7 nedenini şöyle sıraladı:
1. Tıbbi Durumlar: Tiroid bozuklukları veya insülin direnci gibi belirli tıbbi durumlar iştahı ve metabolizmayı etkileyebilir. İnsülin, leptinin vekilidir.
2. Leptin Direnci: Leptin, iştah ve metabolizmanın düzenlenmesinde rol oynayan bir hormondur. Beyne, “davranışını değiştirecek enerjiyi kullan!” der. Yemeyi bırakmanız gerektiğinde leptin sayesinde beyne “doydum” sinyali gider. Ancak vücudunuz leptin sinyallerine doğru şekilde yanıt vermediğinde leptin direnci, ortaya çıkar ve potansiyel olarak aşırı yemeye yol açar. Yüksek yağlı veya dengesiz beslenme, sirkadiyen ritme uygun beslenmemek, sık sık gıda tüketmek, yetersiz fiziksel aktivite ve bazı tıbbi durumlar leptin direncine neden olabilir.
3. Duygusal Açlık: Duygusal yeme, fiziksel açlıktan ziyade duygular tarafından tetiklenebilir. Stres, can sıkıntısı, üzüntü ve diğer duygular, başa çıkma yolu olarak yemek yeme isteğine yol açabilir. Kendinizi fiziksel açlıktan ziyade duygulara tepki olarak yemek yerken bulursanız, alternatif başa çıkma mekanizmalarını (1-2 bardak su içip 20 dakika beklemek, tarçınlı bitki çayı içmek, sevdiğiniz biriyle telefonda konuşmak, bir aktivite ile meşgul olmak, spor yapmak, gibi) uygulamalısınız.
4. Vitrin Gıdaları Tüketmek: Bu gıdalar kalorisi yüksek, besin değeri düşük gıdalardır ve sürekli açlık hissine yol açarlar. Meyveler, sebzeler, tam tahıllar ve bitkisel proteinler gibi besin öğelerinden zengin gıdalar, kendinizi daha tok hissetmenize ve vücudunuz için gerekli besinleri sağlamanıza yardımcı olacaktır.
5. Dengesiz Beslenmek: Makro besinler (karbonhidratlar, proteinler ve yağlar) ile mikro besinler (vitaminler ve mineraller) arasında denge olmazsa vücudunuz ihtiyaç duyduğu sürekli enerjiyi ve tatmini sağlayamayabilir. Yeterli enerji olmazsa da leptin direncine neden olursunuz.
6. Yeterince Su İçmemek: Bazen açlık hissi dehidrasyonla karıştırılabilir. Gün boyunca yeterince su içtiğinizden emin olun. Çay, kahve, meyve suyu, maden suyu yerine, bol su içmelisiniz.
7. Uyku Bozuklukları: Uykusuzluk, uyku-uyanıklık döngüleri ve hormon üretimi de dahil olmak üzere çeşitli fizyolojik süreçleri düzenleyen sirkadiyen ritmi bozabilir. Sirkadiyen ritimdeki bozulmalar açlığın zamanlamasını ve vücudun enerji dengesini düzenleme yeteneğini etkileyerek düzensiz yeme alışkanlıklarına ve yüksek kalorili beslenmeye neden olabilir. Kronik uyku yoksunluğu ve yüksek kortizol düzeyleri, kilo alma ve obezite riskini artırabilecek metabolik değişikliklerle ilişkilidir. Bölünmüş uyku, artan stres ve değişen hormonal denge, aşırı yemenize ve kilo almanıza neden olabileceği gibi leptin direncini uyandırıp kısır döngü de başlatabilir. Uykuya dalma veya uykuyu sürdürmede zorlukla karakterize edilen uykusuzluk, normal kortizol ritmini bozabilir. Yüksek kortizol seviyeleri iştahı ve yiyecek tercihlerini etkileyebilir.