İl ve ilçe yönetim kurulu üyeleri ve parti teşkilatının yoğun katılımıyla gerçekleşen toplantıda Şengün, ülke gündemine ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Şengün, konuşmasının başında 2024'ün Türkiye için enflasyon, faiz ve yoksulluğun hakim olduğu bir yıl olduğunu belirterek, "İktidarın yanlış ekonomi politikalarının ağır faturasını 2024'te de vatandaşlarımız ödedi. Milyonlarca emeklimiz 'emekliler yılı' ilan edilen 2024'ü açlık sınırının neredeyse yarısına tekabül eden bir ücretle geçirmek zorunda kaldı. Asgarî ücretse günden güne artan enflasyonla 2024’ün büyük kısmında açlık sınırının altında kaldı. İktidarın tüm algı oyunlarına, TÜİK'in tüm rakam manipülasyonlarına rağmen ekonomide hiçbir iyileşme olmamıştır. Rant, faiz, yolsuzluk ve ballı ihale eksenli yanlış ekonomi yönetimi bir avuç azınlık dışındaki 85 milyon insanımızı yoksulluğa itmiştir. Mecliste milletvekili arkadaşlarımızın bütün itirazlarına rağmen, iktidarın oylarıyla kabul edilen 2025 bütçesi de önümüzdeki yılın zor geçeceğini işaret etmektedir.” ifadelerini kullandı.
"ERDOĞAN'IN SABIR MESAJLARINA SERT ELEŞTİRİ"
Şengün, konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son dönemde sıklaşan "sabır, metanet ve anlayış" mesajlarını da dikkat çekerek "Türkiye mevcut şartlar içerisinde gerçekten yaşanması çok zor bir yer halini aldı. Türkiye'de artık yaşanmıyor, sabrediliyor" diyen Şengün, "Türkiye gibi bir ülke sabır ve metanet tavsiyesiyle yönetilemez, feraset ve dirayetle yönetilebilir" dedi.
"HESABI TUİK TUTAR, FATURAYI MİLLET ÖDER"
“Sayın Cumhurbaşkanının niçin milletimizden sabır istediğini biliyoruz. Rakamlar artık bıçağın kemiğe dayandığını gösteriyor.” diyen Şengün, TÜİK'in açıkladığı enflasyon rakamları ile gerçek hayattaki zamlar arasındaki uçuruma dikkat çekti ve şu verileri paylaştı:
"Kira artışı yüzde 58,51, gıda enflasyonu yüzde 43,58, akaryakıt fiyat artışı yüzde 50, elektrik ve doğalgaz zam artışı yüzde 38 olarak gerçekleşti. Buna karşılık maaş zamları çok düşük kaldı. Asgari ücrete yüzde 30, emekliye yüzde 15,75, memura yüzde 11,55 zam yapıldı. TÜİK ile İTO arasında yüzde 70, ENAG arasında yüzde 130 gibi devasa bir fark var. Burada ne adalet ne de kalkınma var!Biz enflasyonu mutfakta tenceresini kaynatmakta zorlanan annelerden, maaşı eline geçmeden eriyen emekliden, bir ay alın teri akıtıp yine de evine ekmek götürmekte zorlanan asgari ücretliden biliyoruz. Hesabı TÜİK tutar, faturayı yine millet öder."