Yaklaşık 30 yıldır bu şehirde yayıncılık yaparım.
Ömrüm yettiği sürece bu işi yapmaya devam edeceğim.
Anlayacağınız bir 30 yıl daha bu işi sürdürmeye kararlıyım.
Gazeteciliğe başladığım ilk gün hangi çizgide başlamışsam aynı çizgide yoluma devam ediyorum.
Öyle döneme göre davranan olmadım.
Bu ülkenin en zor en sıkıntılı günlerine yaşayarak tanık oldum.
12 Eylül 1980 askeri darbe döneminde uzun bir süre cezaevinde kaldım.
Daha sonraki yıllarda yaşadıklarımı ileride bir kitap haline dönüştürmeyi düşünüyorum.
Tecrübelerim bana şunu öğretti;
Hangi işi yaparsan yap ahlaklı ve namuslu olmaktan asla vazgeçme!
Çünkü kısa günün karı hiç kimseye yarar getirmez fayda da sağlamaz.
Bizim mesleğimiz asla hata kabul etmez.
Gün gelir yapmış olduğun yanlış iş kocaman bir tablo misali karşına çıkar.
Öyle dün dünde kaldı anlayışı gün gelir okkalı bir tokat olarak yüzüne iner.
Bugünlerde şaşırmaya devam ediyorum.
Bir dönem yediği içtiği ayrı gitmeyen insanlar iş zora girince hemen makas değiştiriyor.
Bu tür fırsatçılığı hiç bir dönem doğru da bulmadım, ahlaklı da görmedim.
Herkesin bildiği gibi olağanüstü dönemlerden geçiyoruz.
Yaşla kurunun yanyana yakıldığı...
At iziyle it izinin birbirine karıştığı dönemdir...
Elbette suçlular cezasını çekmeli.
Bakıyorum da geçmişte birbirleriyle iş tutanlar iş tuttukları günleri çok çabuk unutmuş olmalı.
Bu tür insanlara Sevgili Aziz Nesin’in deyimiyle zübüklük bile hafif kalır.!
Bakıyorum da bu günler de birbirini satan satana.
Jurnalcılık almış başını gidiyor.
Bir dönem siyasette kefil olduğu kişiyi bugün yerden yere vuranları görünce hayretler içerisinde kalıyorum.
Güzel bir atasözü aklımdan hiç çıkmıyor.
“Her ağacın kurdu kendi içinden olur”
Sanki bu sözler bu günler için söylenmiş olmalı.
Tarihden ders çıkartmayanlar için tarih tekerrürden ibarettir.
Bilmeyenlere hatırlatmakta yarar var.