Sosyalistlerin çağrısı

 

 

Sevgili okurlarım;

Benim de kuruluş sürecinde katkı sunmaya çalıştığım, bir yıl süreyle de üretken zeminlerinde görev üstlendiğim, ancak zorunlu nedenlerle çalışmalarına katılmaya devam edemediğim Sosyalistlerin Meclisi’nin 22 Şubat’ta Ankara’da yaptığı toplantı, sanıyorum yerel seçimler öncesinin son toplantısıydı.

Meclis, bu önemli toplantısında, Türkiye’de yaşanan siyasi krizi ve sosyalistlerin görevlerini değerlendirip, yerel seçimler başlığını sosyalist siyaset açısından ele almış.

Sonrasında, meclisin görüşlerini özetleyen cümle, ‘’Çürüyen ve dibe vuran düzene karşı tek çare halkımızın sol değerler altında örgütlenmesidir’’ olmuş.

Bildirinin devamında ise şu düşüncelere yer veriliyor:

‘’Türkiye’de düzen bugüne kadar hiç olmadığı kadar çürüme ile karşı karşıyadır. Düzenin ayarı bozulmuş, bir yandan bütün tarafların kirlilikleri ortaya saçılmıştır, bir yandan da bu kirlilik yok sayılarak bütün toplumu ve siyaseti dibe çekmektedir. 

Sermaye çevrelerinde Erdoğan’ın devletin meşruiyetini ve daha önemlisi onun temsil ettiği sınıf koalisyonunun hegemonyasını krize sürüklediği ve bu sebeple geri çekilmesi gerektiği görüşü yaygınlaşmaktadır. Ancak bunun kolay bir iş olmadığı anlaşıldı, Türkiye’deki sol birikim bir turuncu “devrimi” zorlaştırıyor, öte yandan bir rejim değişikliği yaratmak için kullanılan Erdoğan figürü aşırı derecede güçlenmiş durumda.  Aralık ayında ABD Merkez Bankasının likidite daralmasına başlaması uluslararası finans piyasalarına bağımlı, kırılgan Türkiye ekonomisini iktisadi krizin eşiğine getirdi ve son iki aydır derinleşen siyasi krize ekonomik kriz de eşlik ediyor. Yaşanan tüm siyasi skandallara ve meşruiyet krizine karşı muhalefetin sorunu yerel seçimlerle çözmeye çalışması çürümeyi derinleştiriyor ve yaratacağı hayal kırıklıkları veya beklentiler sadece AKP’ye zaman kazandırıyor. İşlediği onca suçtan sonra gidecek yeri olmayan Erdoğan ise dağılan iktidar bloğundan saçılan tüm güçleri tek elde toplayarak daha otoriter bir rejim inşa ediyor. Bu otoriter rejimin insanlara vaat edecek bir şeyi kalmayan emperyalizmin genel eğilimleri ile uyumsuz olduğu söylenemez. 

Bu koşullarda, Haziran’da direnen halkımızı sol değerler altında örgütlenmeye çağırıyor, bunu sağlamak için yola çıkan Sol Cephe’yi de selamlıyoruz. 

Yerel seçimlerin ise hiçbir sorunu çözmeyeceği, yaşanan kaosu derinleştireceği anlaşılıyor. Buna karşılık sosyalist adayların seçimlere katılıyor oluşu bir şans ve umut kaynağı olarak değerlendirilmelidir. Sosyalist belediye başkanlarının seçilmesi durumunda bu olanağı yükseltmek ve korumak üzere sadece yerelde değil, ülke çapında örgütlü bir ağın oluşturulması gerekecektir.

Ülkemizin geçtiği bu darboğazdan çıkaracak tek seçeneğin sosyalizm olduğunu bir kez daha vurguluyor ve halkımızı yerel seçimlerde sosyalist adayların arkasında durmaya çağırıyoruz.’’

Ben de, halkımızın bu kez sosyalist adayları belediye meclislerine taşımak için özverili davranacağını, bazı öne çıkan bölgelerde de sosyalist belediye başkan adaylarına oy vereceğini düşünüyorum.

Biliyorum ve umuyorum ki, halkımız sosyalistleri bu kez yanıltmayacak…