Yetersizlik hissi, birçok insanın hayatının bir döneminde yaşayabildiği, bireyin kendini statü, yetenek, zekâ, bilgi, sosyal beceriler gibi alanlarda eksik, yetersiz veya başarısız hissetmesiyle gerçekleşen karakterize bir durumdur. Kişilerde yetersiz, değersiz, önemli konularda yararsız olduğu düşünceleri ya da sosyal ilişkilerde reddedilme kaygısı ve güvensiz hissetme, eleştiriye aşırı hassasiyet ya da kişinin algıladığı yetersizlikle ilgili utanç duygusu gözlenebilir. Çakmak Erdem Hastanesi Uzman Psikolog Melike Urcan, bu inancın hem bireyin kişisel gelişimini hem de yaşam kalitesini etkileyebileceğini belirterek, doğru yaklaşımlar ve profesyonel destekle bu durumun üstesinden gelinebileceğini ifade etti.
“ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE BAŞLAR VE YETİŞKİNLİKTE FARKLI NEDENLERLE DEVAM EDEBİLİR”
Psikolog Melike Urcan, “Yetersizlik inancı çoğunlukla bir his olarak tanımlansa da kişinin kendisine dair bir inancını yansıtır; çocukluk döneminde başlar ve yetişkinlikte farklı nedenlerle devam edebilir. Özellikle çocukluktaki duygusal ihtiyaçların karşılanmaması, sık sık eleştirilmek, başkalarıyla kıyaslanmak veya aile ortamı, okul ya da akran gruplarında yüksek beklentilere maruz kalmak bu durumun temel nedenleri arasında yer alabilir” şeklinde konuştu.
“ÖZ GÜVEN KAYBI, SOSYAL İLİŞKİLERE YÖNELİK KAYGILARA NEDEN OLUR”
Psk. Melike Urcan'a göre, bu duygunun etkileri kişiden kişiye değişse de genelde öz güven kaybı, sosyal ilişkilere yönelik kaygılar ve karar verme güçlükleri gibi sonuçlarla karşılaşılabilir. Kişiler yetersizliğin oluşturduğu etkiyle; başarısız olunacağı kaygısıyla sorumluluk üstlenmekten kaçınarak, başkalarına karşı eleştirel davranarak ya da kendilerini yetersiz hissettikleri alanlarla ilgili aşırı performans göstermeye zorlayarak işlevsel olmayan yöntemlerle baş etmeye çalışabilirler.
“KENDİNE KARŞI ŞEFKATLİ OL”
“Yetersizlik hissiyle başa çıkabilmek için kişinin öncelikle bu duygunun doğal olduğunu kabul etmesi gerekir” diyen Psk. Melike Urcan, “Kendine karşı daha şefkatli olmak ve hataları öğrenme sürecinin bir parçası olarak görmek, bu duygunun etkilerini hafifletmede önemli bir adım olabilir. Bunun yanı sıra, bireyin gerçekçi hedefler belirleyerek kendi gelişimine odaklanması, olumlu bir içsel değişim oluşturabilir” dedi.
PSK. MELİKE URCAN SÖZLERİNİ ŞÖYLE SÜRDÜRDÜ:
Yetersizlik hissinin bireyin sosyal hayatını ve iş performansını olumsuz etkilediğinde, bir uzmandan destek almalı. Psikoterapi süreci, bireyin kendi değerini fark etmesine, olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmesine ve daha sağlıklı bir öz-değer algısı geliştirmesine yardımcı olabilir. Kendinizle barışmak ve yetersizlik hissini aşmak için, ilk adımı atmak önemlidir. Bu adım bazen bir uzmana başvurmak, bazen de kendinize şans vermekle başlar. Bu inancın temelleri çocukluk yaşantılarımızla atılmış olsa da bugün bunu devam ettiren yetişkin olarak kendi izlediğimiz yollardır. Bu durum aynı zamanda kendimize söylediğimiz ve bizi aşağıya çeken tüm yanlış inançlarımızı değiştirme potansiyelinin de bugün kendi elimizde olduğunun da bir hatırlatıcısıdır. Kendimizle ilgili olumsuz inançların değişmez bir gerçeklik olmadığını fark etmek çözüme yönelik atılabilecek ilk adımdır. Çünkü yanlış inançlar sorgulanabilir böylelikle hatalı ve işlevsiz oldukları fark edilebilir. Bu fark ediş hayatımızda duygusal, davranışsal ve düşünsel boyutta değişimlerin de önemli bir basamağı olacaktır.”
Sosyal medyadaki kusursuz hayatlar ‘yetersizlik hissine' neden oluyor
“Modern dünyada sosyal medya gibi etkenlerin yetersizlik hissini artırdığını söylemek mümkün” diyen Psikolog Melike Urcan, “Sosyal medya platformlarında paylaşılan "kusursuz" hayatlar, bireylerin kendi yaşamlarını sorgulamalarına ve eksik olarak değerlendirmelerine yol açabilir. Doğru yaklaşımlar ve profesyonel destekle bu durumun üstesinden gelinebilir” dedi.