SORGULAMAYAN BEYİN NE İŞE YARAR?

Cengiz Akgün

Demiş ki Albert Einstein:

"Evrende en büyük ziyan, sorgulama yeteneğini yitirmiş bir beyindir..."

Yalan mı?

Hiçbir şeye itiraz etmeyen, ne denilirse onay verenlerden ötürü bu kadar olumsuzluk ve sıkıntı yaşanmıyor mu?

Fikrini, benliğini başkalarına teslim edenler sayesinde kötülük yeryüzünün dört bir yanında egemen oluyor, hükümranlığını sürdürüyor.

Ülkemiz de durum aynıdır.

Biat kültürü ile toplumun düşünme ve sorgulama yetisi uyuşturulup etkisiz hale getiriliyor.

Toplumsal birliktelik ve dayanışma ortadan kaldırılıp bireysellik ön plana çıkarılıyor.

’Her koyun kendi bacağından asılır…’’ anlayışı yaygınlaştırılıp toplumun ortak hareket etmesinin önüne geçiliyor.

’Bana ne ötekinin haksızlığa uğramasından, ben kendi çıkarıma bakarım…’’ diyen kafa yapısı makbul hale getiriliyor.

Tamda burada sorgulama ve düşünmenin önemi ortaya çıkıyor.

Söz gelişi 17 bin 2 TL asgari maaşla çalışıp ailesiyle bir ay boyunca yaşamak zorunda bırakılanlar yaşamı ne kadar sorgular...?

Ben niye açlık ile yokluk arasında sıkışıp kalmışım diye düşünmez.

Bir küçük ekalliyet lüks ve gösteriş içinde yaşarken kendisi niye atadan, babadan devamla borç, yokluk ve yoksulluğa mahkumdur bunu hiç düşünemez!

Yaşadığı sorunları ve sefaleti öğretildiği üzere ‘kader’ olarak algılar.

Nedeni şu ki, bozuk sistemin sahipleri yokluk içinde yaşamak zorunda bırakılan büyük kitlelere ancak böyle bir telkinde bulunarak pastadan büyük payı almayı sürdürürler.

Bolluk içinde yaşayan kaymak tabakanın telkincileri, ‘’Bu bir kader, size öldükten sonra bizden önce cennette gideceksiniz, keşke bizden sizin gibi yoksul olsak…’’ diyerek dini kendi çıkarları adına istismar etmekten geri durmazlar.

Bu dünyanın her yerinde farklı inançlarda hep aynıdır.

O yüzden Friedrich Nietzsche’nin bu sözü anlamlıdır:

Zenginler fakirlere Tanrı'dan başka bir şey bırakmadılar…"

İnsanlar ancak düşünme ve sorgulama yetilerini kullanıp geliştirirse dünya çok iyi bir yer olacaktır.

Niçin, niye, nasıl diye sorarsa ve düşünürse gerçeklerin farkına varacaktır.

Elbette kirli düzenin sahipleri boyun eğmeyenlere asla izin vermez.

Onlar için en büyük tehlike düşünen, araştıran ve sorgulayan bir beyindir.

O yüzden eğitimden başlayarak cahil ve eğitimsiz kitleler oluşturmayı amaçlarlar.

Cehalet içindeki yığınlar onların varlıklarını sürdürmesi için can suyudur.

Demiş ki Mustafa Kemal Atatürk:

‘’ Gerçek kurtuluş ancak cehaletin ortadan kaldırılmasıyla olur. Cehalet kaldırılmadıkça toplum yerinde kalıyor demektir; yerinde duran bir şey ise geriye gidiyor demektir…’’