Evvela elbet Bir rüyaydın Seher yeli. Sisli Dağlar avare yamaçlar ve hırçın mavilerin soluduğu bir rüya veda hayali bezirgâhtın. Tuzla buz yerleyeksan ayık ve yıkık bir rüya sorma ey seher yeli. Evvela kıtal vuruşlar sefer ilan etmişti yangın yerine. Ya şu çocuk kalbi delikan neferler bir bir alay yerinde iliklerine varıncaya denk soyutlandıkça soyutlanıyordu. Neyden kimden ne sebepten bilinmez. Garp üzerine garp alınan nasıl bir savaş zemheri bal bu çalınmış berduş hanımıza. Dalların da kuruyup kalan yaprak mı yoksa toprağa düşüp evrilip bir daha ve bir daha toprağın kudretiyle kalkmak mı alacaktı içine bu savrukluğu ? Zilzurna kaybedilen kaybetmeyi yeğleyen bir kalp değil kalıp taşıyan kalp değil billahi sızıntılar, şimdi neyin sitemin de bir aldanış halindedir Ey gökyüzü..! Şarap mı denir buna bilinmez,. Zemheri gözü gönlü intiba gibi kör ediyordu. Sayfalarca, sayfalarca okuyup deforme edilip sunulan kaçıncı senaryoda bulur kendini avare hayatlar, kaçıncı sayfa kaçıncı manşetli ünlenir bu duygusuz ahlaksızlar.
Rüzgarın sığındığı yelkenin de kıtal da saklandı kaldı tüm mabedi hayatlar. Bir yangın yeri değil, küfürler kaflar küller içinde kalınmış olan son seferi bayrak kavgası mı belli değil. Kimin cengi galibi fethetti bahtiyar'ı, kimin sazı teline uzun, kimin de boyası son serinin sahnelenecek Bahr-i Cihannümayı terk etti. Anlayacağın gemi batıyor Ömür Hanım. Umutlar da bıraktı kendini, ne unutmuş Bu iliklerine kadar sarıyor bir çiçeğin bu sesini. Esir şehrin insansızlığında kaldı ümitler kaldı ki kelimelerde kifayetsiz. İşine gelinen baz alınıyor kaideyi tabi tutuluyor ve yutturuluyor da güzelce. Cürmü ateşinden fevkalâde epey ileride Ömür Hanım, Kimin eli kimin cebin de kimin kavgası kimin sokağında, kimin savaşı kimin alay yerinde ve kimin limanı kimin kıçı kırık teknesinde yer aldı asla ve asla bilinmiyor. Bunlar bitmez yetmez değil mi Ömür Hanım hayatın kavgasıdır bir paletin içerisindeki en ala renklerdir üstelik. Oysa tüketilecek bitirilecek çok daha farklı olan transfer sahneler var iken kendini bitirmeyi tercih ettiği garip insanoğlu. Bitirilecek hayasız halaylar var iken Umut soğanının kökünü kirletti hak gördü insanoğlu ve bakir toprağı da meyletti. Duyan kalp gören göz varken sağır kalp kör bir göz olduğuna kendini inandırıp 3 kuruşun içerisin de umudunu peşkeş çekti insanoğlu. Velhasıl ne bir martı gelir artık sefer yerinden buralara ne de kayıp bir merhem Sarar arkası dönük yarınlarda.