SÖMÜRÜ HER YERDE..

     Şimdilerde  sömürgeci emperyalizm; Irak ve Libya’da petrol, Somali'de uranyum ve demir Afganistan'da altın ve krom , Pakistan’da pamuk ve enerji  peşindedir. Yugoslavya’yı parçaladıktan sonra Ukrayna’da; ‘turuncu’,Gürcistan’da; ‘kadife’ adı verilen karşıdevrimlerle kara spekülatör Soros’ un ‘Açık Toplum Enstitüsü’ eşliğinde koşmuştur. Ortadoğu ülkelerinin haritaları, dinsel bir faşizm olan Siyonizm yararına kullanılmaktadır. Özbekistan’da askeri üs ve tesis için halkı karıştırıcı ve Lübnan’da koyu bir mezhep çatıştırıcısıdır.

 Geçen yüzyılın iki büyük savaşı anımsanmalıdır. Birinci dünya savaşı; kapitalizmin sömürge paylaşımına yönelik iç çatışmasıdır.İkincisi; ırk üstünlüğünü öngören ama yapay coşkuları yine kapitalizmin emrine vererek: “milletlerinin geleceğini kurmak” savıyla ortaya çıkan faşizmin işidir.

     Faşizm ise efsanelere ve saptırılmış geleneklere dayalı ırkçı öğelerle bezeli emperyalist saldırı kurumudur.Günümüzdefaşizm tanımı; geniş anlamda ele alınmalı ve toplumcu esenliği hiçe saymak ve emperyalist tavırla eşit tutulmalıdır.

      Dünya uluslarına; yokluk, çekişme ve sömürü vaat eden emperyalist sistemin yandaşları çoktur. Örneğin,1950’lerden beri Türkiye’de hükümet edenler ,sanki ulusal kurtuluş savaşı yapmamışlar gibi bu cepheye yaslanmışlardır.Gerçekten de sömürgeci Batı emperyalizmi, bu ülkede halktan yana olmayan siyasetlerin yaman yönetmeni olmuştur.

     “Sevr” antlaşması ruhuna uygun çabalarla ülkemizde; yurttaşlık duygusu ve birlikte yaşamın ulusal meşalesi söndürülmektedir. Kurtuluş savaşının kurucu iradesindeki temelin Anayasa’daki izleri silinmek istenmektedir.

     Etkin yayılmalarla, etnik ve dinsel yapıları da karıştırarak  kurulmak istenen sömürgen küreselleşmeye karşıt tek olgu; Atatürkçü  düşünselliktir.Bu düşünsellik,tüm mazlum uluslara önderlik ettikten sonra günümüzde de ezilmiş halkları; ulusalcı,hakçı-devletçi kurumlaşmalar için etkilemektedir.

    Pakistan'dan Küba'ya kadar meydanlara dikilen Mustafa Kemal anıtlarına bakmak yeterlidir. Venezuella'da inşaatları sürdürülen "Kemal Atatürk" levhalı Kamu İktisadi Teşekküllerine bilmek de gerçekten önemlidir. İşte sömürgen kapitalizme karşı ulusal ekonomik model budur.Üretim yapan,istihdam sağlayan,spor,tiyatro,sinema,müzik üniteleri bulunan "Sosyal fabrika" modeli oradan Latin Amerika'nın tümüne yayılmakta,Türkiye'de ise sermaye lehine tasfiye edilmektedir.

      Devrimci demokratik ulusal bir irade, ülkeye “musallat” olmuş sömürgeci kapitalizmin karanlığını aşmayı bilecektir. Çünkü direnişteki etkin felsefe; sömürü, sahtecilik ve hıyanetlere karşı duyarsız ve umarsız kalmamaktır.