Sola dönüş

 

Cumhuriyet Halk Partisi’nin, ülke siyasetine katılımının 91. yılını geride bırakıyoruz. Kuruluş paradigmaları her ne kadar değişmedi gibi görünse de, parti programındaki revizyonlar, partinin kurucu irade inisiyatifini kaybetmesi, bağımsızlık ve yurtseverlik temeline dayanan ideolojik örgütlenmeden vazgeçmesini gerektirir hale geldi.

Öyle de oldu…

Bir türlü kurulma sıkıntılarını gideremeyen ikinci cumhuriyetin YENİ CHP’si, halkın siyasete katılımını ‘’iktidar olacak seviyeye taşıyamayan’’ bir örgütlenme modeli bulamadı, uygulayamıyor.

Meselenin sola dönüş stratejisiyle birlikte çözülebileceğine ikna olamayan YENİ CHP, direksiyondaki anlayışın rotayı hep sağa ve muhafazakarlığa çevirmesiyle, tabanını günden güne eritiyor.

Bunu, özellikle Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olmasıyla başlayan süreçte daha net gördük. O nedenle, 12. olağanüstü kurultay da, YENİ CHP’yi ülke sorunlarına çözüm getirecek noktaya taşıyamamış ve gittikçe iktidardan daha da uzaklaşan bir görüntü almasını engelleyememiştir.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı İ. Melih Gökçek’in sol düşmanı olması dolayısıyla, kent içi trafiğini düzenlerken kavşaklardan sola dönüşü yasak haline getirmesini anlayabiliriz. Ama, CHP’nin ideolojik formasyonu gereği sola dönüşü adeta yasaklar hale getirmesini bu kadar kolay anlayamayız.

Birkaç gün önce olağanüstü kurultaydan yenilenme ile değil sadece genel başkanını daha güçlendirerek çıkan CHP’nin, işi gerçekten çok zor. Kamusal yaşam, eğitim ve sağlık alanında AKP ve diğer piyasacılarla benzeş tutum alması dolayısıyla, CHP’nin alternatif oluşturabileceğini söylemek cesaret isteyen bir iş. Zaten, kurultay salonu dışına cesaret aşılayan bir sızıntı da olmamıştır.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığında girilen seçimler, alınan sonuçlar ve topluma yaşatılan travmalar, aslında gerçek bir dönüşümün işareti olmalıydı. Ama, ne yazık ki böyle bir pozitif gelişmeyi sağlayamayan CHP tabanı, ‘’anlamlı yenilgiler’’ ya da ‘’anlamlı oy kayıpları’’ gibi tanımlamalarını, gelecekte bir sıçrama noktası olarak algılanacağına inanmış durumda.

Bunun mümkün olup olmadığını hep birlikte göreceğiz. Benim kişisel düşüncem, mümkün olmadığıdır. Ama, ısrarla, mevcut durumun yeni bir sıçramaya yol açacağını söyleyenlerin de yanılma payını görmek için beklemekten başka çare yok.

Yetkileri artırılmış bir genel başkanlık,

İdeolojik teslimiyet sürecini tamamlamış bir PM ve MYK ile CHP’nin kitlelere umut aşılaması olası değil. Hele ki, halkın, AKP projeleri karşısındaki sıkışmışlığını giderecek alanlar açılması, bireysel özgürlüklerin kalıcılığını sağlamak için mücadele zeminleri tarif edilebilmesi artık neredeyse olanaksız hale gelmiştir.

Bu tıkanıklığı aşmak için, sosyal demokrat bir partinin, yüzde 25 civarındaki oyunun hakkını vererek alana basması, sokağın sesine kulak vermesi ve daha özgün bir siyaset üslubu oluşturması gerekir.

Yoksa geride kalan 91 yıl gerçekten kaybedilmiş olacak…

‘’Dev çınar, yeni filiz’’ sloganının ete kemiğe bürünmesini isteyen CHP tabanı, özgürlüğe daha fazla sahip çıkması lazım. Parti içinde BOYUN EĞMEden siyaset üretilmezse, yeni filizler yetiştirmek olası değil, böyle biline…