Salpağın ki kendinden öte herkese,
Suyun ki sana haramdır bir yudumu,
Yaşınki çocuktur unutulmuştur bir köşede,
Gözünde ki kaçamak bakış mahcupluğundur.
*
Düşlerinde ‘’Ali ata bak’ ’mı yor şimdi,
Yüreğinde ‘’Oya sütü iç’ ‘mi yor.
‘’Abi’yle başlayıp ‘’Ne Olur’la biten yalvarası sözlerin,
Alfabede karşılığını bulmuyor.
Ve ‘’Ömer mısır yer’ken şimdi,
Senin suratın da bir tokat patlıyor.
**
Bu sokaklar ki asık suratlı bir yabancı,
Hayat ki sana terazide adam tarttırıyor.
Ve insanlar sırtını yasladığın spor arabanın kaç bastığına bakarken;
Ne fen bilgisi,
Ne Türkçe,
Ne matematik,
Hiçbir şey açıklayamıyor ellerinin sıcaklığını…
***
Bu kapı, bu duvar, okuldan kaçışının ardından bakıyor.
Zillere basan çocuklarıyla yorgun gözlerinde nazlı bir uyku,
Seni oyun oynamaya çağırıyor.
Vuruyor soğuk, açılıyor göz, çekiliyor bere,
Yaşadığın yoksulluk çanak çömlek patlatıyor.
****
Kırmızı başlıklı kız yem olurken tilkiye,
Yaşlı gözlerinle bakma gökyüzüne,
Döktüğün yaşlar senden değil,
Kimsesizliğinden geliyor.
*****
Kaçma!
Defol çekilen boyacı çocuk,
Arap kızı camdan bakmadı diye surat asma,
Korkma sakın ıslanmaktan,
Çünkü Yağmur yağmıyor.
Şimdi tabiat ana, evladına ağlıyor…