İnsanları din, dil, ırk ve mezheplerine göre ayırma, belirli tasniflerle değerlendirme kabul edilebilir bir şey değil. Kaldı ki, insanlık suçudur.
Beraberinde nefret suçunu da aktifleştiren bu yaklaşımın sahipleri, tarih sahnesinde sıklıkla yer alır. Özellikle de Ortadoğu coğrafyası ve ülkemizde.
Çorum, Kahramanmaraş’ta, Sivas’ta yaşanılan yakın geçmişin acı olaylarını anımsatan böylesi zihniyetin varlığı, çeşitli koşullar ve farklı yörelerde insanlığı tedirgin edecek boyutlara ulaşıyor.
Onun için, soruyu kendimize ve herkese sormak gerek,
‘’Bize yapılsa’’ ya da ‘’Size yapılsa’’ ne olur, ne hissedersiniz ?
Elbette ki, korku ve endişeyi hakim kılacak bu yaklaşımın sonuçları da rahatsız edici olacaktır. İşte, bu rahatsızlığın yaşanmasını isteyen karanlık güçler (biz onlara genel tabiriyle kontrgerilla deriz) dönem dönem bu tür tezgahlar peşinde koşuyor.
Yine sahneye çıktılar ve İzmit’te önemli bir toplam nüfusu rahatsız ettiler.
Tavşantepe’deki Doğuş Sokak’ta, önce cemevinin yakınında bulunan ve bir süredir kullanılmayan belediyeye aiy kafeteryayı ateşe verdiler. Ardından ço sayıda evin kapı ve duvarlarına kırmızı boya ile çarpı işareti koydular.
Bu işaretleri, Çorum, Kahramanmaraş ve Sivas katliamlarından çok net anımsıyoruz. Açıkça hedef göstermeye yöneliktir.
Kim yapar, neden yapar, ne sonuç elde eder, bunlar bilinmeyen şeyler değil. Ülkemizin yakın tarihine bakıldığında, bu soruların yanıtı mutlaka bulunur. Bu tür olayların üzerindeki yaldızı kazıdığınızda, altından faşist ve ırkçı bir zihniyet çıkar. Bunu ben söylemiyorum, tarihin doğruladığı bir tespittir.
Hacı Bektaş Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez de, bu tarihi gerçekliğe işaret ederek "Biz, bu işaretleri ve bu yakmaları biliyoruz. Hatay’da, Ankara’da, Gazi Mahallesi’nde de yaşadık’’ diyor.
Evet, en yakın geçmişte de bu bölgelerde yaşananlar halen hafızalarımızdaki tazeliğini koruyor.
Ama, her birinde, Aleviler’i yalnızlaştırma, ötekileştirme operasyonları boşa çıkartılmıştır. Tıpkı diğer kontrgerilla operasyonlarının da boşa çıkartıldığı gibi.
Bu ahlaksızca eylemleri yapanların unutmaması gereken gerçek, Aleviler’in yalnız olmadığı, dostlarıyla birlikte yaşadıklarıdır.
Biliyoruz ki, bu tür yaklaşımları övenler, kurşun atanları kutsayanlar tarihin sayfalarına gömüldü, bundan sonra da gömülecek.
Ülke halkını yoksullaştıran, sonra da gözünün içine baka baka saray saltanatlarını yedirmeye çalışan zihniyet, bu ötekileştirmeyi başaramayacaktır.
Alevi kökenli yurttaşlarla barış içinde yaşamayı bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sürdüreceğiz.
Faşizme inat, yapacağız bunu…
Sünni ve Alevi kavgasından nemalanacaklarını sananlar, karşılarında bu kardeşliği ve kararlılığı gördüler, görecekler.
Merkezinde insan bulunmayan anlayışların, söz konusu kardeşlik ve bir arada yaşama duygusunu algılamalarını beklemiyorum. Ama, unutmasınlar ki, faşizm, gün gelecek döktüğü kanda boğulacaktır.
Ve insanlık, barbarlıktan kurtulup özgürlüklerine, kardeşliğine yeniden kavuşacaktır…