Bu ülkenin vicdanı olan ses, 2013 Mayıs’ı sonunda ayaklandı ve Haziran direnişini yarattı. Bu direniş sayesinde politikleşen toplumsal muhalefet, taleplerini gerici, piyasacı ve işbirlikçi AKP zihniyetinin tam karşısına koymaya başladı.
Bu karşıtlığın ilk adımındaki başarı, Ocak ayında tüm ülkede Alevi örgütleri ve diğer siyasi parti-örgütlerle birlikte ‘’Laik ve Bilimsel Eğitim için Ayaktayız’’ diyerek sokağa çıkmak oldu. Ardından, 13 Şubat’ta ‘’gerici eğitim’’ karşıtı bir günlük boykot kararı önemli bir katılımla karşılık buldu.
Sonra meclisler aracığıyla örgütlenmeler artırıldı. Yerel ve genel sorunlar başlıklarında tavır alındı ve bazı noktalarda direnç odakları oluşturuldu.
1 Mayıs Uluslararası Birlik ve Dayanışma Günü’nde, yani işçi sınıfının ve emekçilerin tüm dünyada bayram kutladığı günde, ‘’1 Mayıs’tan Haziran’a’’ sloganıyla yüzbinler sokaklara taşındı. Talepler bir kez daha güçlü bir sesle ve ‘’Bu daha başlangıç, mücadeleye devam’’ şiarıyla haykırıldı.
Sonrasında seçimler geldi çattı. HAZİRAN ruhu ve yaklaşımı üzerinden yapılan değerlendirme, seçimlerde bağımsız bir hat oluşturulması üzerine kuruldu. HAZİRAN’a güç verenlere de, ‘’listelerinde devrimci, yurtsever, sosyalist adaylar olanları tercih edebiliriz’’ mesajı verildi.
Doğru olan da buydu, ama önemli oranda doğru okunamadığı da bir gerçeklikti. Çünkü, Türkiye siyaseti, düzen sınırları içinde kutuplaşmış ve insanları mutlak bir tercihe zorluyordu.
Yine de, sandıktan çıkan sonuç gösterdi ki, bağımsız duruşunu koruyarak tercih kullananlar sadece sol seçmen değil. Ülkedeki tüm seçmenler, düzen siyasetinin sınırları içerisinde neredeyse bağımsız bir duruş sergileyip, AKP’yi yalnızlaştırdı.
Şimdi sıra herkesin bu güçlü iradesini sokağa yansıtmasına geldi. Öncelikli görev, ‘’AKP’yi yalnız bırakın’’ çağrısını duyup yanıtlamaktır.
İşte, tam da bu gerekçeyle HAZİRAN yine çağırıyor.
Erdoğan ve AKP'nin tüm suçlarının hesabını sormak için mücadele edeceğini duyuran HAZİRAN hareketi, 21 Haziran Pazar günü sokaklarda. ‘
’Görülmemiş hesap kalmayacak’’ diyen HAZİRAN’a, halkın ‘’Erdoğan ve AKP zihniyetine artık yeter” demesinin karşılık bulması ve Gezi milyonlarının “artık yeter” sesinin bir hesap sorma çağrısına dönüşmesi için omuz vermek gerekir.
Öyle ya;
Halkın iktidardan düşürdüğü AKP, hiçbir koşulda koalisyon ortağı yapılıp iktidara taşınmamalıdır.
İşte, tam da bu noktada karşımıza çıkan Birleşik Haziran Hareketi, halkın AKP’den hesap sorma çağrısına vurgu yapıyor.
Tüm gücüyle ayağa kalkmayı önerip, ‘’KaçAk Saray boşaltılmalı, Tayyip Erdoğan istifa etmelidir. Yolsuzluk dosyaları açılmalı, dört eski bakanla birlikte Erdoğan hakkındaki yolsuzlukları araştırmak için Meclis’te bir Araştırma Komisyonu kurulmalı, suçlular Yüce Divan’da yargılanmalıdır. Erdoğan başta olmak üzere, AKP’nin savaş suçları araştırılmalı, MİT TIRlarıyla cihatçı çetelere yapılan silah yardımının sorumluları yargılanmalıdır. İç güvenlik yasası başta olmak üzere AKP’nin tüm baskı yasaları iptal edilmelidir. Haziran 2013 sürecinde uygulanan polis şiddeti soruşturulmalı, Gezi Direnişi’nde (Emri ben verdim) diyen, emri uygulayan tüm sorumlular yargılanmalı, Gezi ailelerinin ve davaların üzerindeki baskılara son verilmelidir. Soma ve Ermenek başta olmak üzere, tüm iş cinayetlerinin sorumluları yargılanmalıdır. AKP gerici zihniyetinin beslediği kadın cinayetlerinin durdurulması için yasal düzenleme yapılsın, haksız tahrik ve iyi hal indirimi kaldırılsın. Seçim barajı kaldırılmalı, seçim sistemindeki tüm anti-demokratik düzenlemeler iptal edilmelidir’’ diyor…
Söylenenleri bir kez daha dillendirmek ve yeni kazanımlar sağlamak için var mısınız ?
Varsanız, 21 Haziran Pazar günü ülkenin her yerinde halkın taleplerini haykırmak için sokaklarda olanlara destek verin…