Bizim gibi ülkelerde yolsuzlukların önüne geçilemiyor olmasının nedeni, siyasetin finans kaynağının şeffaf olmamasına bağlanıyor.
Mahalle muhtarlığına aday olmak için bile, mali kaynağa ihtiyaç var.
Reklam, tanıtım imkanı olmayan insanlar kendilerini terkedilmiş, yalnız hissediyor.
Belediyelerden başlayarak, devletin tüm ihalelerinde dönen dümenlerin içerisinde kayırma, kollama olduğu hep söylenir.
Verilen imar izinleri, ihalelerin kimlerde kalacağı, önceden belli olması, siyaseti finanse için önemli tartışmalara konu olmakta...
Her iktidarın kendi zenginlerini yaratmasının altında bu gerçek var.
Bazı olayları çok erken unutuyoruz.
Bu yüzden “balık hafızalı” yakıştırmasını hak ediyoruz.
Gebze Kent Meydanı tamamlanana kadar 2 müteahhit değişti.
1 yılda tamamlanacak iş, olağanüstü uğraşlar sonucu, 3 yılda zor tamamlandı.
Maliyet konusu sır gibi saklandı.
Bazı bilgilere göre yüzde yüz maliyet artışıyla Kent Meydanı tamamlandı.
Aynı durum Darıca Belediyesi’nin başlatmış olduğu Kültür Merkezi’nde yaşandı. Müteahhit iflas ettiğini öne sürerek işi terk etti.
Benzeri bir başka durum ise, Fatih Devlet Hastanesi’nin müteahhitinde yaşandı; zarar ettiğini öne sürerek işi bıraktı.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün…
Bunlar, her halde görev zararı olarak kamunun gider hanesine yazıldı.
Çok zengin bir ülke değiliz.
Siyasetin ve partilerin hesapları, gelirleri ve giderleri şeffaf olmadığı sürece bu tartışmaları hep tanık oluruz.
Bir bakarsın seçimlerden önce, yurt dışı hesaplarından bavul dolusu paracıklar piyasaya girer, seçimin kaderi değişir.
Bu kirli işler devam ettiği sürece, suçlamalar ve yalanlamalar hep olur.
Ahlak edebiyatı ile üzerleri örtülen yolsuzluklar, haklı gösterilir.
Siyasetin ve siyasetçinin mali kaynakları yargı tarafından kontrol altına alınmadığı sürece bu şaibe hep yaşanır.