31 Mart 2024 yerel seçimlerinin ülkemiz siyaseti ve toplumsal yaşamında ki etkileri her alanda sürüyor.
Sokakta artık farklı bir siyasi iklim var ve umut şimdi daha hissedebilir düzeyde.
CHP’liler mutlu, AKP’liler şaşkın öteki partiler ise seçim üzerine iç tartışmalarını sürdürüyor.
CHP 31 Mart seçimlerinde yüzde 37 ile birinci parti oldu.
CHP, 14 Büyükşehir, 21 il, 358 ilçe, 61 belde ile toplamda 454 belediye kazandı.
CHP, Afyonkarahisar, Kırıkkale, Giresun, Manisa, Adıyaman, Kütahya, Uşak, Kastamonu, Kilis gibi sağ ve muhafazakâr oyların yüksek oranda ki illeri kazandı.
Seçim sonuçları ile birlikte kaybetmez denilen AKP ve 22 yıllık dönemi en azından yerel yönetimlerde bitmiş oldu.
CHP 1957 seçimlerinde yüzde 41,4, 1977 seçimlerinde ise yüzde 41,8 oy yüzdesine ulaşmıştı.
Şimdi ne olacak?
Nasıl bir yol izlenecek?
AKP, MHP ile yolları ayıracak mı?
AKP’nin CHP’ye yakınlaşması ne anlama geliyor?
CHP-AKP arasında belirli konularda (Anayasa değişikliği) iş birliği olacak mı?
Böyle bir sürü soru var.
Herkes bulunduğu ve beklentilerine göre yanıt veriyor.
AKP’nin yeni anayasa değişikliği konusunda CHP’ye şiddetli şekilde gereksinimi olduğu ortada.
Zira, CHP olmadan AKP’nin yeni bir anayasa yapması TBMM’de sayısal olarak mümkün değil.
Diğer taraftan yeni bir anayasa için toplumsal ikna içinde CHP’ye mutlak ihtiyaç var.
Bundan ötürü Türkiye siyasetinde önümüzdeki süreçte çok önemli ve olmaz denilen şeylere tanıklık edebiliriz.
Bir bakarsınız MHP lideri Devlet Bahçeli erken seçim çağrısı yapmış, olmayacak iş değil.
Demokrasilerde başka görüşler arasında diyaloglar olması kadar olağan bir şey olamaz.
Dünyanın tüm gelişmiş demokrasilerinde böyledir.
Bu aynı zamanda ülkenin demokrasisi, uzlaşısı ve toplumsal barışı adına da olması gerekendir.
Görüşme ve uzlaşı aynı zamanda kutuplaşmaya, düşmanlığa, ötekileştirmeye geçit vermez.
Tabi ki siyaset düşünce ve ideolojiler üzerinde yapılarsa anlam ve önem kazanır.
Siyaset, savunulan fikir üzerinden, ‘’Ben daha iyi hizmet ederim, sorunları çözerim’’ şeklinde iddia koymak işidir.
Ancak bu birbirimize tahammül ederek, anlayarak ve görüşlerimize, yaşam tarzımıza saygı duyarak mümkündür.
Umarım, ülkemiz gerçek anlamda demokrasiye bir an önce ulaşır.
Tabi ki her şey de olduğu gibi mücadele etmek ve bedel ödemek önkoşuldur.