2015 Türkiyesi “yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar” üçgeninde daha da bölünmüş, farklılıklara tahamülsüzlüğün, kutuplaşmanın zirve yaptığı bir ülke haline hızla ilerliyor.
Önceki günkü yazımın giriş bölümünde 77 milyon insanın geleceğinde önemli bir dönemeç olmaya hazırlanan 7 Haziran seçimleri, sadece tıkanan bir siyasi konjüktör ve başkanlık sistemi tartışmaları açısından önemli değil.
Bir o kadar da önemli olan nokta ise ülkenin giderek kayganlaşan ekonomik zeminde nasıl bir yol izleyeceği konusudur.
Şimdi kaldığım yerden devam...
Siyasi partilerin seçim söylemleri emekliye ikramiye, asgari ücretliye ücret artışı ve sosyal yardım konuları üzerinde yoğunlaşmış durumda.
Vatandaşın büyük bölümü geçim sıkıntısı içerisinde debeleniyor.
Özellikle Türkiye’nin yolsuzluk karnesi inanılmaz durumda.
Yatırım neredeyse yok denecek düzeyde.
Gebze’de son 5 yıldır gözle görünür, elle tutulur bir yatırım yapılmadı.
Geride bıraktığımız 13 yılın sonundaki tablo 13 milyonun üzerinde işsiz.
17 milyon yoksul, büyük bir bölümü 1000 liranın altında ücret alan 8 milyon emekli.
Ancak ekonomik zemin son derece kaygan işsizlik, cari açık, özel sektör neredeyse kendini dönüştüremez durumda.
Konuştuğum pek çok iş sahibi sıkıntı içerisinde.
Bir de bu duruma tuz biber olan doların inişli çıkışlı seyri eklenince herkes kara kara düşünüyor.
Yarın cuma 1 Mayıs’ta sendikalar, meslek odaları, iktidarların yaratmış olduğu mağdurlar sokaklarda ve alanlarda olacak.
Sendikalar Birliği 1 Mayıs’ı Gebze’de kutlayacak.
Kortejler Saat 9.30’da Mualla Ateş Petrolün önünde toplanmaya başlayacak.
Saat 11:00’de Kent Meydanına yürüyüşe geçilecek.
Gebze’den önemli bir kesim de yasaklamanın olduğu Taksim’deki 1 Mayıs’a hazırlık yapıyor.
Siyasi iktidar alanların bir kısmını 1 Mayıs’a kapatmış durumda.
Bırakın işçiler bayramlarını bayram tadıyla yaşasın...
Taksim Meydanı şimdiden demir perde ülkesine dönmüş halde.
Sıkıntılı demokrasimiz kendini dönüştürmeye çalışıyor.