Farkında mısınız şiddeti seven, öven ve alkışlayan ülke olup çıktık.
Toplumsal delilik hali yaşanıyor.
Tahammül ve sağduyudan giderek uzaklaşılıyor.
Son olarak hakem futbol maçında Halil Umut Meler’e yapılan saldırı cinnetin geldiği son noktadır.
Bir spor müsabakasında alınan sonuç veya kötü hakem yönetimi üzerinden saldırmak, darp etmek anlaşılır bir şey değil.
Sporun içinde vandallık ve zorbalığın alkışlanması ise üzerinde çokça düşünülmesi gereken olgudur.
Yalnızca spor karşılaşmalarında değil yaşamın her alanında şiddete meyilli durum söz konusu.
Trafikte maganda dehşeti, sokakta yan baktın saldırısı, kadına dönük darp, cinayet ülkemizde neredeyse sıradan şeyler haline geldi.
Her gün bu tür olaylara tanıklık ediyoruz.
O gün verilen tepkiler sonrası darp, saldırı ve cinayet bir daha kolay kolay anımsanmamak üzere unutulup gidiliyor.
Gerçi unutkan bir toplum olmamızda bu tür kötü şeylerin tekrar, tekrar sorgulanmamasına ve üzerine gidilmemesine engel oluyor.
Futbol maçında hakem Halil Umut Meler’e yapılan saldırı birkaç gün daha konuşulup sonra unutulup gidecek.
Anımsayın!
4 Nisan 2015'te oynanan Çaykur Rizespor maçının ardından yola çıkan Fenerbahçe kafilesi, Trabzon Havalimanı'na giderken TSİ 22.15 sularında Araklı yolunda kimliği belirsiz kişi veya kişiler tarafından silahlı saldırıya uğradı. Saldırı sonucu takım otobüsünün camları kırıldı ve otobüs şoförü yaralandı. Saldırı sonrasında kafile, zırhlı araçla havalimanına götürüldü.
Sonra ne oldu?
Basın yayın organlarında çıkan haberlere göre, 7 Nisan 2015 tarihinde saldırının şüphelisi iki kişi polis tarafından gözaltına alınmıştı. Yapılan sorgulamada, şüphelilerden biri otobüsü takip ettiğini, diğeri ise silahı ateşlediğini itiraf etmiştir. Ancak mahkemeye çıkınca hakkındaki iddiaları reddeden iki şahıs, 8 Nisan günü adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştır.
2023 yılı bitmek üzere.
Fenerbahçe otobüsü saldırısı üzerinde 8 yıl geçmiş ve bu olay hala tam anlamıyla aydınlatabilmiş değil.
Fenerbahçe kulübü hadisenin aydınlatılması üzerine belirli aralıklara yaptığı çağrılarda sonuçsuz kalmıştır.
Şiddetin rağbet gördüğü ve giderek toplumu etkisi altına aldığı bu süreç ileride çok daha tehlikeli şeylerin yaşanmasına neden olacaktır.
Şiddet ve onu besleyen, büyüten her türlü argümanın, yapının üzerine kararlıkla gidilmesi bu ülkenin yurttaşı olarak hepimiz ortak dileğidir.
Spor takım, kulüp ve taraftarlarıyla ancak dostluk içinde centilmence rekabet edilmesi halinde çok daha güzel ve de anlamlı olacaktır.