SICAKTA GERGİNLİK…

      “Sıcak” genel anlamda coğrafi bir terimdir. Hava, su gibi doğal öğelerin yanına çokça eklenerek kullanılır. Bir de toplumsal olayların tanımlanmasıyla ilgili olarak dile gelir;”Sıcak gelişme, sıcak olaylar” gibi.

 

     .İnsanlıkta sürekli bir ilkbahar özlemi vardır. Ne fazla sıcaktan hoşlanır ne de fazla soğuktan esenlik duyar. Ama yaşamsal uyanışın ve dirliğin keyfine varılan ilkbahar, tadına doyulamayacak kadar kısadır. Ya sıcak ya da soğuk koşullara tutsak bir yaşam sürüp gider.   

     İlkbaharda olduğu gibi, toplumları ilgilendiren yaşam serüveninde de huzur dolu bir dünyada yaşanmak istenir. Yoksa en soğuk havada bile sıcak bir gelişme insanoğlunu bunaltır. Hava sıcaklığının dorukta olduğu bir andaki gelişme ise kişinin sinirlerini gererek, buz gibi eder. Şimdilerde hem hava sıcak hem de toplumsal olaylar sımsıcak görünmektedir.

      Dünyaya göz atarsınız, sıcak olayların doğrudan içine düşersiniz. Müslüman dünyada mezheplerin birbirlerinin canına nasıl kıydıklarını, Kuzey İrlanda’da Protestan ve Katoliklerde saptarsınız. Beyaz sömürgecilerden yüzyıllarca çeken Afrika halklarının, şimdilerde birbirlerini katlettiklerine tanık olursunuz. NATO saldırılarına uğrayan Asya ülkelerini ve dış karıştırıcılarla destekli Ortadoğu’yu görürsünüz. İran’ı rahatsız edercesine konuşlanan ABD patentli “Kürecik” füzesavarını fark edersiniz.

      İliğine kadar sömürülmüş Afrika’da, aç ve susuz sıcaktan kırılan insanları izlersiniz. İsrail’in zalim saldırılar için silah geliştirdiği de sıcağı sıcağına kulağınıza gelir. Kafkasya’daki karışıklık, Pakistan’daki patlamalar tam karşınızda durur.   

       Türkiye’deki sıcak gelişmelerde, basının“şok haber” anonsuyla verdiklerine bakarsınız. Cinnetin insana dehşet verdiği olaylarla aile çatılarının takla attığı duyumları alırsınız. Tersane kazaları ve işsizlikteki rekorlar saptarsınız. Milli Piyango’nun, köprülerin, PTT’nin de özelleştirilerek, diğer “kamuya yararlı” kurumları“babalar gibi” satılacağını anlarsınız. Trafik faciaları, siyasal alandaki çoğu düzeysiz fırtınalar birbiri ardı sıra sıcak gelişmelerin içinde yer alır. Güne başlamak, iç karartıcı sıcak gelişmelerin karamsarlığı içinde olur.

       Dünya geneli nihayet, o ülke ve ulusların kendi halklarının tayin edecekleri sistemlerin uygulamaları içerir. Cumhuriyet bilinci ve devrim sürecinin kesintisiz işlediği döneme ait eski filmleri televizyonlarda izlediğinizi hatırlayınız veya sararmış gazete sayfalarını çeviriniz. Görürsünüz ki, bir ulus tüm gayretiyle belirgin idealleri gerçekleştirme çabasındadır. Cinnet haberleri, terör, trafik faciaları, işsizlik ve toplumsal keşmekeşin diğer yanları ya pek azdır veya yoktur. Şimdiki sıcak gelişmelerle her gün sarsılan bir yığınsallık değil, yeni bir devlet inşa etmek üzere gülümseyen, dirlik ve esenlik için uğraşan dayanışma toplumu vardır.

      Çareyi, hep geçmişte göstermek bir yöntem sayılamaz. Ama geçmişin değer yargıları ve başarı ölçütleri üzerine konulmuş yeni güzellikler artarak, pekişmedikçe bize hep “sıcak günler” yaşamak düşecektir.