SESSİZ KALMA ZAMANI DEĞİL...!

İsmail Kadı

Pazartesi sabahı Cumhuriyet Gazetesi’ne yapılan operasyonla güne uyandık.

 

Gazetecinin suçu ne olabilir derseniz, toplumu bilgilendirme öncelikli görevdir.

Bu suçu bizde hergün işliyoruz.

Uzun bir süredir bu topraklar gazetecilere, aydınlara, siyasilere yönelik ağır baskılarla karşı karşıya.

Hiç unutmuyorum, OHAL’in yürürlüğe girdiği ilk günlerde yakın bir akrabam şu ifadeyi kullanmıştı; “sizin mesleğiniz yapılamayacak işler arasına girdi” demişti.

Bende kendisine, sorun meslekte değil durduğunuz noktadır, savunduğunuz düşünce ve  ideallerle ilgilidir.

Eğer demokrasi istiyorsanız, özgürlükleri savunuyorsanız sıkıntı orada başlıyor.

Gelelim esas konumuza; Geçtiğimiz hafta sonu yaşanananlar bu haftanın özeti gibiydi.

AKP bile Cumhuriyet Bayramını büyük bir coşkuyla “kutladı”!

Tabi ki, 15 Temmuz vurgusu yaparak.

Başkanlık yolunun açıldığını söylemeyi ihmal etmediler.

Bu gelişmelerin ardından 15 medya kuruluşu sorgusuz sualsiz kapatıldı.

Rektör seçimleri kaldırıldı.

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak ve yardımcısı tutuklandı.

Daha sonra ne oldu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan 29 Ekim günü kurşunlandı.

Pazartesi günü Cumhuriyet Gazetesi’ne beklenen operasyon başlatıldı.

Suçlamaları hiç şaşırtıcı bulmadım.

Böyle dönemlerde suç yoksa eski defterler karıştırılır.

Yaklaşık dört yıl önce Cumhuriyet Gazetesine yapılan Ergenekon Operasyonunu hatırlayalım.

O zaman hangi gerekçeler ortaya atılmıştı.

Unuttuk değil mi!

Bu süre içerisinde daha neler unuttuk.

İyi güzel de dört yıl önce Ergenekon suçlamasıyla başlatılan operasyonda İlhan Selçuk, Mustafa Balbay gözaltına alınmıştı.

İlhan Selçuk’un kalbi o baskılara dayanamayarak aramızdan ayrıldı.

Mustafa Balbay ise yaklaşık 5 yıla yakın süre cezaevinde kaldı.

Peki bugün ki yapılan suçlama nedir?

FETÖ suçlaması yapılmakta.

İyi güzel de 4 yıl önce FETÖ operasyonu yapılan gazete bugün nasıl oluyor da FETÖ suçlamasıyla karşı karşıya kalabiliyor.

Her zaman söylemişimdir, gazeteci tarihin en yakın tanığıdır.

Yaşanan haksızlıkları kamuoyuna taşımak toplumu bilgilendirmek gazetecinin asli görevidir.

Hiç unutmuyorum 12 Eylül 1980 askeri darbe döneminde Cumhuriyet Gazetesi’nin yayınları durdurulmuştu.

O gün Cumhuriyet yayınlarını durduranların hiç birinin ismi bugün telaffuz edilmiyor.

Ancak Cumhuriyet Gazetesi yine egemenlerin hedefine konulmuş.

Demek ki, birilerinin yanlışlarını ortaya çıkarttığınızda hedef tahtasına yerleştiriliyorsunuz.

Öyle ise hep birlikte yüksek sesle Cumhuriyet Gazetesi’ne ve çalışanlarına yapılan haksızlığa karşı çıkalım.

Yoksa yarın geç kalmış olabiliriz..!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.