Sendikalar arası atar gider sisteme yarar ve lükstür

Aktan Uslu

Aktan başkan! ……….. sarı, sermaye güdümlü patron sendikasıdır. Bu ……… Real Market işçilerini satmıştır. Migros patronlarından Veysel Cingöz’ün dizayn ettiği bir sendikadır ve işçilerle olan bağı aidattır. Bu işçi düşmanlarını anlatmayalım. Başkan ve yöneticileri maaş bordrolarını kamuoyuna açıklasın.

Ercan Yenigül..

Hak Mücadelesinde Kadınlar ile Yürünür başlıklı haberin sayfamdaki Facebook paylaşımına dair gelen okur yorumlarından…

**

Hâlbuki günlerden pazar idi ve ev ofis çalışmayı tercih ettiğim nadir pazar günlerinden..

Bir taraftan ev işleriyle mecburen haşır neşir olup arada işime dair üretimde bulunduğum keyifli bir gündü.

Diğer yorumların aksine direk konuya ismimle dahil edilip, “Bu işçi düşmanlarını anlatmayalım” tarzı..

Artık hangi kafayla eşdeğer olduğunu aleni tanımlamayım..

Ama aynı kafa tarzının, “Bu işçi düşmanlarını anlatmayalım” türü haddini aşan bir telkini de şahsımın tepesini hayli attırdı.

Bu konuda çok katıyım: Teklif dahi edilemez, öneride dahi bulunulamaz. Sana ne, hadsiz!

Söylediğinin ne manaya da gelebileceğini dahi öngöremeyen bencil.

Sorarsan; teoride sosyalist! Ama pratikte liberal…

“Kibar” bir ifadeyle 5-10 dakika içinde kendisinin silmemesi halinde şahsımın sileceğine dair uyarıda bulunup, silinmeyince ben silmek durumunda kaldım..

Ki çok nadir başvurduğum bir yöntemdir.

**

Meslek hayatı içinde ilk emek hareketi deneyimini Gebze Belediyesi (Haziran 1994) direnişi içinde yaşamış biri olarak..

Geçiniz Tez Koop-İş’in eski Genel Başkanı Veysel Karagöz’ün günümüz Migros Depo taşeronu olması gibi benim de bir hafta kadar önce öğrendiğim bugünkü konumunu..

Sadece yerel deneyimlerim ve edinimlerim şöyle.

Belediyeler; belediyelerde örgütlü işçi sendikalarının belediyelerde yönetim değiştikçe değiştiği iş yerleridir.

Gebze Belediyesi’nde 1994’ten bu yana örgütlü Hizmet-İş’in gerek Gebze Belediyesi gerekse diğer DİSK Genel-İş’ten kendisine nasıl geçtiğini, yaşayarak gördüm bilirim.

Ancak bölgemizde bire bir tanığı olmamış olsam dahi tam tersi örneklerini de okuduğum kadarıyla bilirim.

En çok bildiğim de şudur: Kaybeden hep belediye işçisi şahsında emekçi olmuştur.

Demek ki neymiş: Emek hareketinde ya tek çatı…

Tek çatı olmadı 1 Mayıs 2010’da Taksim’de yaşandığı gibi hiç olmazsa etik ve ahlaki kurallar temelinde çatı, şarttır.

Öte yandan düne takılıp kalamam..

Hizmet-İş’in günümüzde Kocaeli Büyükşehir ile birlikte Gebze, Darıca ve Çayırova Belediyeleri’nde de devam eden TİS görüşmelerinde meselenin bu sefer Yüksek Hakem Kurulu’na gitmemesi için yaptığı grev oylaması ve edindiği sonuç haber konum ve ilgi alanımdır.

“Yok şöyle örgütlenmiş”… “Gerek konfederasyonu Hak-İş gerek kendisi Hükümet’e yakınmış” bilumum falan filanmış türü merkezine emeği değil bir nevi siyaseti alan duruşlar şahsımın tarzı değildir.

Kaldı ki günümüz itibariyle çalıştığım gazete gerek haberciliği gerekse köşe yazarı kadrosundan da sebep dünyaya ve meselelere sol’dan bakan, aynı zamanda emek yanlısı ama hiçbir partinin veya tekil görüşün yayın organı olmayan, kitlesel ve yerel bir yayın organıdır.

Emek yanlısı tutum sergilerken sermayeye de “düşman” bir tutum sergilemeyen, her grev ve direnişte işverenin de görüşünü yansıtmaya çalışan, zaman zaman sanayicilere dair de özel haber ve röportajlar üreten bir yayın organıdır.

**

Yerelden diğer örneklerim:

1990’lı yıllarda metal iş kolunda bölgemizde sendikal örgütlü birçok fabrikada sendikanın nasıl değiştiğini, bilirim..

Ama günümüzde o sendikanın üstelik hayli ketum tutumlarına karşın, sendikal örgütlenme sonrası işsizlik veya ücretsiz izin dâhil olmak üzere davası gerek kurumsal kimlikle kendisinin gerekse emekçisinin davasını görür, haberleştiririm.

Şube başkanlığı yaptığı dönemde örgütlü olduğu fabrikanın sahası içinde; taşeronun taşeronu olarak limanda çalışan Tarsuslu iki kardeş yerden (üç aşağı beş yukarı) 50 metre yüksekte çalışırken, 50 metre daha yukarıdaki vincin sepetinin üzerlerine düşmesi sonrası sepetin altında zemine çakılarak feci şekilde can verdiğinde oralı olmayan ama günümüzde aynı sendikanın genel merkez yönetiminde yer alanını bilirim.

Artık ne tür bir ahlak, ar, namus edep anlayışıdır..

Senin oturduğun makam yalan…

Maaşını o sendikanın emekçisi ödüyor. Çoluk çocuğunun gırtlağından geçirdiğin lokmanın geliri, -bence- haram..

O gün telefonlara çıkmayan, tepki koymayan şube başkanının bugün ve hala genel merkez yönetiminde yer aldığını, bilirim!

Yine Gebze’de de aktif sendikacılık yapıp dönemleri bir şekilde sona erdiğinde tezgâh başına dönmeyip taşeron şirketi kuranları da, bilirim…

Ama tüm bildiklerim hiçbir işçi/memur sendikasına özellikle eylemlikleri esnasında tavır almayı gerektirmez.

Kaldı ki…

Daha önce de ifade ettim: Gebze Bölgesi’nde diğerlerinin bu konulara ilgisizliğinden şahıs olarak tekim. Gazete olarak tekiz.

Günümüzde; gerek il merkezli birçok gazete ve haber sitesi ile birlikte ulusalda da Birgün, Evrensel, Cumhuriyet, Sol… dahil olmak üzere…

Merkezinde veya konuları arasında emek de yer alan birçok yayın organında yer alan ama fotoğrafın, ama bilginin temelinde ismim imzam olmasa dahi izim vardır, gölgem vardır.

**

Sermayenin sendikal örgütlenmenin olduğu fabrikalar ve işyerlerinde bir takım istisnalar hariç emekçileri..

Hangi sendikanın örgütlendiğine oralı olmaksızın ama üstelik Kod: 29 üzerinden işsizlik ama ücretsiz izinle biat etmeye çalıştığı..

Kocaeli’de de örneği yaşandığı..

Valilik, Kaymakamlık başta olmak üzere devletin kurum ve müdürlüklerinin meseleyle ancak ağır bir kamuoyu baskısı sonrası ilgilenmek durumunda olduğu..

Gebze Bölgesi’nde benim bildiğim kadarıyla bir ilkin bölge dışından İzmit Belediyesi’nden gelen erzak desteğiyle  sağlandığı ve bunların dahi bir “kazanım” haline geldiği günümüzde..

“Sendikaların hangi gerekçe ile olursa olsun, ne yaşanmış olursa olsun birbirlerine atar gider hal ve tutumları özellikle günümüzde kime yarar?”

Sorusunu sorulması ve ona göre hareket edilmesi gerektiği kanaatindeyim.

Sanırsın ki memlekette özgürlükçü sosyalizm iktidarda. Ana muhalefette sosyal demokratlar var. Liberaller de meclise ite kaka girebilmiş. Kapitalistlerle ve muhafazakarlar, meclis dışı muhalifler!

Fabrika temellerine belediye inşaat yapım ruhsatları öncesi istenen belgeler arasında herhangi bir sendikanın örgütlenme belgesi de var. Aksi halde, inşaatına dahi zabıta mühür vuruyor.

Öyle bir Türkiye’de yesinler sendikalar birbirlerini ne gam..

Yahu benim tarif ettiğim Türkiye’yi daha günümüz Sabah, Takvim, Akit Gazeteleri…

ATV’si, Kanal 7’si ve emsalleri iktidar yanlısı medya dahi tasarımlayamaz.

850 bandını gördüm bugün. Kesiyorum:

Memlekette temeli 12 Eylül askeri darbesi ile atılan İslam soslu vahşi kapitalizm ve neo liberalizm hâkim anlayıştır. Baskısı her geçen gün daha da artmaktadır.

Sendikalar arası atargider özellikle bu süreç için lükstür ve sadece sistemin işine yarar.

Ötesi yoktur diyorum, başka da bi’şi demiyorum.