SEN YOKSUN

İsmail Kadı

   Bıraktım gözlerimi sana. Kalbimi, saçlarımı… Neyim varsa hepsi sende kaldı. Yağmur hep yağsa… Çünkü bir tek yağmurla dost oldu gözyaşlarım. Yağmur yağdığı zaman kimse göremiyor ağladığımı. İşte bu yüzden yağmur hep yağsa…

   Kaldırıma fırlattım kalemimi, üzerinden arabalar geçti. Yaktım sana yazdığım bütün mektupları. Söz verdim, bir daha yazmayacaktım, ama sözümü tutamadım. Yeni kalemler ve yeni defterler aldım kendime. Bu sana yazdığım ilk mektup. Tabi yaktıklarımı saymazsak…

   Bu gece de apar topar yollara attım kendimi. Komşular uyuyordu tabi. Duvarlarım, radyom, koltuğum, dolabım… Şimdi hepsi uyuyor, saatimi saymazsak… Karşı mahallede yanan turuncu ışık çarptı gözüme. Açık sarıya boyanmış eve yalnızlık çökertmişti. Sarı ev bu ışık sayesinde kızılımsı bir hâl almış, gün batımını ve yalnızlığı anımsatıyordu bana. Az ilerideki karanlığı görünce seni hatırladım yine…

   Siyah sana ne kadar çok yakışıyormuş. Siyah gözlüklerin, siyah saatin, siyah kazağın… Gülüşünün ardında bir şey saklarcasına, bana bakıyor siyah çerçeveli fotoğrafın… Off… Bak yine hayalin başucumda. bir şeyler fısıldıyor kulağıma. Belki tiyatro sahnesinden  bir bölüm, belki de bir çift güzel söz… Bu arada kolyen de siyah. İşte ben bu yüzden seviyorum geceleri. Herkes uyuyor geceleri. Kimileri tatlı rüyalar peşinde, şiir ve yazı yazıyor tıpkı benim gibi… Kimileri korkulu rüyalarının ardından bir anda açıveriyor gözlerini, kimileri ise kâbuslarımız oluyor her zaman. Hırsızlar… İşte bu yüzden korkuyorum geceleri.

    Hadi yansın artık alevlenen kağıt ya da su bulun şiirlerime… Kalemimin ucunu bir yukarı - bir aşağı, biraz da içe doğru kıvırırsam kağıt üzerine dökülecek o kelimeler… Bir aşağı – bir yukarı, bir de sağa – sola kıvırırsam dilimi çıkacak o sözcükler… Ama hayır. Ne kalemim ne de dilim kıvrılmasın. Ben böyle sevdim kelimelerimi, ben böyle sevdim sözcüklerimi…

    Sabah kalktığımda günaydın diyenim olmayacak bilirim. Olsun, geçip aynanın karşısına en güzel günaydınları söyleyeceğim kendime… Resmini yapıştırmayacağım aynama. Çünkü resmin olursa orada, ikinci bir günaydın daha bekleyeceğim, eminim… Ama ben bir günaydınla da yetinirim, ikincisi hiç olmasa da…

Neyim varsa sende kaldı…

Sen yoksun, ilk önce gözyaşlarımla dost bildim yağmurları,

Sonra, yaktım sana yazdıklarımı,

Neye baksam, ne görsem hatırlatıyordu bana yalnızlığı.

Sen yoksun, olsun…

Siyah çerçeveli fotoğrafın hala yanımda,

Gece oldu ben şiir yazıyorum en tatlı rüyalarımda…

Sen yoksun, günaydın diyenim olmayacak sabah kalktığımda,

Olsun… Kendi kendime günaydın diyeceğim.

Resmin olmayacak aynamda,

Ben bir günaydınla da yetinirim, ikincisi hiç olmasa da…

 

Melahat AKMAN

 

Not: Melahat Akman Gebze Lisesi’nden öğrencimdi (7 yıl önce). İyi bir şair olduğunu biliyorum. Yolun açık olsun Sevgili Melahat…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.