Anlatacağım konu Victor hugo nun sefiller isimli romanının en can alıcı sahnelerinden biridir burası Paristir saat gecenin yarısıdır Paris’in arka caddelerinden birinde yoksulların yoğunca yaşadığı bir mahalledir genç bir kadın ve 5 çocuğuyla birlikte büyük bir dram yaşamaktadır açtırlar uzun zamandan beri böyle yaşamaktadırlar ve yolun sonunda gelmişlerdir sonu dediğim uçurumdur hiç beklemediği halde kadının işsiz olan kardeşi kapısını çalar adam yürekleri dağlayan bir manzarayla karşı karşıya kalır kadın kardeşine iyi ki geldin şimdi birlikte çok önemli bir şeye karar vereceğiz ben yürüdüğüm yolun sonuna geldim artık bu hayata dayanamıyoruz biraz sonra sokağa çıkıp ya fahişelik yapacağım ya da dilencilik sevgili kardeşim şimdi buna birlikte karar vereceğiz sözün bittiği yer de burasıdır adam çocuklara ekmek bulmak için sokağa çıkar bir fırının önüne gelir ekmek almak için parası da yoktur ama geriye de ekmeksiz dönemez bir ekmek çalar fırın sahibi ve çalışanlar hemen yakalarlar ve üzerine çullanırlar sonuç adamı mahkemeye verirler faşist bir mahkemedir adamı tam 20 yıla mahkum eder yoksulluk işsizlik ve açlık Fransa’nın yoksul kesimlerini yakıp yıkmaktadır bu yüzden yüzbinlerce kadın sokaklarda fuhuş yapmakta yine binlerce çocuk sokaklarda dilencilik yapmaktadır sömürü ve zulüm sonuna kadar işlemektedir sevgili okurlar böyledir kapitalizmin hüküm sürdüğü bütün ülkelerde en önce kadınlar fuhuşa çocuklar dilenciliğe ve yaşlılar sokağa atılırlar gençler eroin ve esrara bulaşırlar yetmiş yaşına geldim bu tür şeyler benim ülkemde de yaşanmaktadır 70,80 yıldır benim ülkemde de açlık işsizlik yoksulluk ve hukuksuzluk hüküm sürmektedir bizde yoksulluğa alıştırılmış bir toplum haline gelmiş durumdayız ülkenin kapitalistleri kendi sömürülerini örtmek için yoksulluğu bireylerin tembelliğine bağlamaktadırlar var olan yoksulluğu düzelmiş gibi göstermektedirler ben onlara diyorum yoksulluk güzelse kutsallık varsa yoksullukta gelin yer değiştirelim bu güzelliği biraz da sizler yaşayın neyse romana dönelim sözünü ettiğim kadının kardeşinin ismi jan valjandır sefiller romanının baş kahramanıdır bu adam 20 yıl yattıktan sonra iyi davranışları vicdanı ve merhameti sayesinde hayata katılır ama mahkeme kimliğine sakıncalıdır damgasını vurmuştur bu yüzden öz vatanında kaçak göçek yaşar toplum tarafından dışlanır sözünü ettiğim bu şey her yerde böyledir cahilliğin baskın olduğu toplumlar kendileri için mücadele veren insanlara düşman kesilirler victor hugo bu romanıyla hayatın dikenleri yollarına götürür zaman zaman durur sohbet eder sefiller Fransız halkının adaletsizliğe karşı verdiği bir destandır 1800 yılları fransasının kültürel ve sosyal yapısını gözler önüne serer yeryüzünde cehalet yoksulluk ve emperyalistlerin yoksul halkları savaştırma oyunları sürdükçe kötülükler hep olacaktır zaman zaman iktidarlar değiştikçe yoksulluk ve çaresizlikte onlara göre kılık değiştirerek farklı biçimlerde hükmünü sürdürür bir ülkede ekonomik yoksulluk yaşanıyorsa o ülkede en başta hastalıklar çoğalır suçlar artar yaşamın kalitesi düşer eroin ve esrar gibi uyuşturucular toplumu egemenliği altına alır ve daha nice kötülükler sefiller isimli bu roman Fransa’da piyasaya çıkınca bütün dünya emperyalistleri yazara ve bu kitaba savaş açarlar kimi kilise yetkilileri bu romanı hugo değil şeytan yazmış derler halkın okumaması için büyük kampanya düzenlerler yazar bir röportajda bütün bunların yaşanacağını biliyordum der ama bir yazar olarak benim görevim halkımı baskıya ve zülme karşı uyarmak ve örgütlemektir ben bu romanla bunu yaptım ama diğer cephede yani Paris’te halk kitabı almak için kitap evlerinin önünde kuyruğa girerler ve kitabı birbirlerine anlatmaya çalışırlar