Sevgili okurlar, seçim gününün yoğunluğu dolayısıyla dünü yazmadan geçirdim. Öncelikle, bu durumu anlayışla karşılayacağınızı düşünerek yeniden başlamak istiyorum.
Evet, ülkemiz açısından önemli bir seçimi geride bıraktık. Kimilerinin kırılma noktası olarak gördüğü 1 Kasım seçimlerinden çıkan sonucu doğru okumak gerekir. AKP’ye, yeniden tek başına iktidar olacak oranda oy veren ülke insanının yaşadığı psikolojik atmosferi, ekonomik, sosyolojik ve siyasal sıkıştırmaları iyi görmek gerekiyor.
Ve tabi, bu seçimin gündemden düşürdüğü gerçekler, yani siyasi kaos ortamında unutturdukları da diğer önemli bir başlıktır.
Ben, merceği bu unutturulanlara tutmak istiyorum…
Mesela, Türkiye’nin en büyük bakır madeni olan Çayeli Bakır İşletmeleri’nde 320 işçinin başlattığı grev ne oldu ?
Çayeli Bakır İşletmelerinde gece vardiyasında çalışan işçilerin mesaiden çıkmasının ardından diğer işçilerinde saat 08.00 sıralarında tesis önünde toplanmasıyla 30 Ekim Cuma günü grev kararı uygulamaya konulmuştu.
Bir daha haber alamadık. Ama, oradaki işçilerin kararlılığının sürdüğünü biliyorum. Ülkenin bu siyasi sıkıştırmalarına, uygulanan işçi düşmanı politikalara rağmen kararlı olduklarını görüyorum.
Bakır işçileri elbette yalnız değil…
Taşeron işçiler, gündemdeki yerini koruyor. Hele ki, Türk Telekom bünyesindeki taşeron işçiler. Türk Telekom'da taşeron firmaya bağlı çalışan işçiler, yaşadıkları sorunlarla ilgili kesintisiz eylem yapma sürecini yaşıyor.
Seçim, bu eylemlilik sürecinde kesinti yarattı gibi görünse de, eylemler sürüyor, sürecek gibi görünüyor.
İstanbul’un Üsküdar ilçesi Acıbadem bölgesindeki Türk Telekom Anadolu Yakası Bölge Müdürlüğü önündeki eylemliliklerinde ‘’kendilerine yönelik haksızlıkların son bulmasını’’ isteyen taşeron işçilerin ağzından, çok yakından bildiğimiz "Kiralık köleliğe hayır" sloganı çıkıyor.
Taşeron firmada çalışan 470 işçi, haklarını alamadıklarını, maaşlarından keyfi kesintiler yapıldığını, haksızlıklara itiraz edenlerin de işten atıldığını öne sürüp hak arayışını sürdürürken, ‘’yalnız kalmak’’ olarak da bilinen makus talihini, diğer sınıf kardeşleri gibi yaşıyor.
Onlar da, bunu iyi bildikleri için, öz güçleri ile yapacaklarını öne çıkartmanın uğraşı içinde. Diyorlar ki, ‘’Haksızlıkların giderilmemesi halinde Anadolu Yakası'nın iletişim alt yapısını kesebiliz ………………………’’
Evet, keserler. Onların da üretimden gelen gücünü kullanması bu şekilde olabiliyor. O gücü kullanıp hak arayışını sürdürmeleri belki de milyonlarca kişiyi olumsuz etkileyecek. Ama, sorunlarına dikkat çekmenin en etkin yollarından biri de bu.
Ne yazık ki, sınıf kardeşlerinin yarattığı dayanılmaz yalnızlığı ancak böyle aşabiliyorlar.
Seçimin unutturdukları içinde öne çıkan işçi sorunları denildiğinde, Çayeli Bakır İşletmeleri ile Türk Telekom Anadolu Yakası Bölge Müdürlüğü taşeron işçilerinin yaşadıkları önümüze geliyor.
Sadece onlar değil tabi ki, ama onların ki, kısa dönem içinde en fazla ses getiren sorunlar ve bu sorunların giderilmesi talebiyle yapılan eylemlilikler.
İşte, seçim dönemi, bu ve benzeri gerçekliklerin üzerini örtmeye yarayan politik bir kaos yarattı.
Bu kaosun uzun süreceği de aşikar. O yüzden, başta işçiler olmak üzere çalışanların hemen hepsi yeni mücadele dönemine hazır olmalıdır.
Aksi halde, bütünü, tüm yasal hakları elinden alınmış, özgürlükleri tamamen tırpanlanmış biçimde sermayenin kıskacı altında boğulup gidecek.
(Sürecek)