Devlet, düzenli sosyal yardım alan ihtiyaç sahibi vatandaşın kullandığı elektrik bedelinin bir bölümünü ödeyecek. Cumhurbaşkanı’nca yapılan açıklamada yer aldığına göre, 80 TL'ye denk düşen aylık 150 kilovatsaat enerji bedelini devlet ödeyecekmiş.
Yoksula yardım sosyal devletin gereğidir ve de yapılmalıdır.
Ama, sadece seçim dönemi yaklaştığında değil.
Böyle olunca, söz konusu yardımın adı SEÇİM RÜŞVETİ olarak algılanır.
AKP, 2002’nin 3 Kasım’ından bu yana iktidar. Bugüne değin yani yaklaşık 17 yıldır bu tür bir girişimde bulunmadı. Aksine, dağıtım şirketlerine terk ettiği enerji satış fiyatındaki fahiş artışlara hep göz yumdu ve söz konusu kitlenin fatura ödeyemez hale gelmesine çanak tuttu. Bu konuda tepkiler çok artınca yani yoksul seçmen sıkıştırınca devlet kesesinden keyif bağışlar gibi destek ve yardımlarla işi götürdü. Şimdi ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi eliyle yani tek kişinin kararıyla 10 milyon kişiyi ilgilendiren bir konuda elektrik tüketiminin karşılanması adımı atılıyor.
Tam da yerel seçim öncesi…
Konuyla ilgili olarak Hazine ve Maliye Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ekiplerinin bakanlar düzeyinde toplanıp çalışma yapmış.
Sonuç olarak da, vatandaşın enerji kullanımına mali destek kararı veriliyor. Hane halkı sayısı 2 veya daha az olanlarda aylık 75 kilovatsaat, 3 kişi yaşayanlarda 100 kilovatsaat, 4 kişi yaşayan hanelerde 125 kilovatsaat, 5 kişi ve yukarı yaşayan hanelerde ise 150 kilovatsaat olmak üzere elektrik desteği planlaması yapılıyor.
Yardımların ne zaman başlayacağı konusu ise Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile ilgili. Çünkü ilgili bakanlığın bir program ve düzenleme yapması gerekiyor.
Bütün bunlardan anlayacağımız gerçek, en az 10 milyon kişinin devlet bütçesinden alacağı yardımsız yaşayamaz halde olduğudur.
Bu rakam da aslında gerçeği yansıtmıyor. Öngörüm, ülke nüfusunun neredeyse yarısının yardımlarla ayakta kalabildiği ve yaşamını sürdürmeye çalıştığıdır.
Bu öngörümü doğrulayan olay da, destek, yardım ve beslenme kaynaklarının çeşitliliğidir.
Bu tür rüşvetlerin sosyolojik ve ekonomik altyapısını oluşturan benzer gerçekler de can yakıcı. Bu gerçeklerden biri, ekonomik krizin ortaya çıkan toplam sonucudur.
Bu sonuç, rakamsal veriler açısından korkunç.
AKP'nin yanlış ekonomi politikaları sonucu meydana gelen ekonomik krizin en çok emekçileri vurduğu bir gerçek.
İyi de, bu kriz esnafı da es geçmedi ki...
Artan maliyetler, kurun yükselmesi gibi sebepler son beş yılda yarım milyon esnafın batmasına sebep oldu.
Biraz irdeleyelim.
Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu verileri, esnafın borç yükünün son bir yılda yarı yarıya arttığını, geçen yıl kepenk indiren esnaf sayısının bir önceki yıla göre yüzde 10’luk yükselişle 106 bin 167’ye fırladığını ortaya koyuyor.
Bu arada, son 5 yılda ise batan esnaf sayısı ise yarım milyonu geçip 516 bin 137’yi buldu.
Söz konusu verileri doğrulayan başka bir gerçek de, koskoca bir yıl içinde yeni tescil yaptıran esnaf sayısındaki düşüklüktür. Geçen yılın yeni tescil yaptıran esnaf sayısı, önceki yıla göre sadece 69 adet artış gösteriyor.
Yani, esnaf olmak artık gözde bir iş değil.
Bütün bunların yanı sıra esnafın ve KOBİ’lerin kullandığı kredi miktarları da çarpıcı gerçeklere işaret ediyor.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verileri, 2017 sonunda 25.2 milyar TL civarında olan takipteki KOBİ kredileri miktarının 2018’in 11 aylık döneminde yüzde 60 artışla 40.1 miyar TL düzeyine çıktığını gösteriyor.
2017 yılı sonunda 3 milyon 318 bin 266 KOBi kredi kullanırken 2018 Kasım ayı verileri kredi kullanan KOBİ niteliğindeki müşteri sayısının 4 milyon 48 bin 786’ya çıktığını gösteriyor.
İşin garip yanı, bu rakamlar içinde 3 milyon 334 bin 664’ünün mikro işletme niteliğindeki müşterilerden oluşmasıdır.
Seçim rüşveti ve iflaslar sarmalından kurtarılamayan Türkiye’nin gelişmişlik düzeyi gerçeklerle bağdaşmaz. Gelir adaletsizliği düzelmez. Hak, hukuk, adalet üçgenindeki açıklar da kapanmaz.
Bu sonuçlar, Türkiye’nin, bulunduğu coğrafya ve dünyadaki yalnızlaşmasının süreceği anlamına gelmektedir.