Olay, ispanyanın bir köyünde 2011 yılında geçer. Kutsal hafta kutlamaları kapsamında ki! Geçit töreni sırasında yaşanır. Kalabalık bir topluluk sessizce temsili İSA ve onu kırbaçlayan Romalı askerler vardır. Birden derinden gelen heyecanlı bir çocuk sesi, törenin sessizliğini bozar bu ses babasının sırtında oturan bir çocuğun sesidir. İsa’yı canlandıran adama kendini savun! Neden kendini savunmuyorsun? Kırbaçlar karşısında demektedir. Bu olayı okuyunca inanın kendimden geçtim, bilenler bilirler kralın çıplak olduğunu görende bir çocuktu. Annesine “anne bak kral çıplak” demişti büyükler görememiş şaşkınlık geçirmiştiler.
İnsanın en temel hakkı, kendisini koruma ve savunma hakkıdır. Bu hat satılıp alınmadığı gibi, bir başkasına da devir edilemez… medeni dünya bunun adını insan hakları olarak değerlendirmiştir. Hangi siyasi parti iktidar olursa olsun, bu hakkı korumak ve bu haklarını kullanmak isteyenleri desteklemek, zemin hazırlamak zorundadır. Demokrasi dediğimiz şey böyle tecelli ediyor. Bu hakka saygı gösterenlerde demokrat olabiliyor ben demokratım demekle afakı sözlerle demokrat olunmuyor. Ben 65 yaşını tamamladım onlarca seçim gördüm bu hakka saygı gösteren, koruyan bir siyasetçi görmedim. Bir yüzyılda göreceğimi sanmıyorum inşallah Türkiye’nin politikacıları beni yanıltırlar, ben onlardan özür dilerim.
Demem o ki! Türkiye’de halk bu hakkını biliyor buna sahip çıkabiliyor mu? Üzülerek söylüyorum büyük bir çoğunluk bilmiyor. Bilip kullanmak isteyenlerin başlarına gelenleri televizyonlardan izliyor ve gazetelerden okuyoruz. Bu konu bir eğitim sorunu, çok eğitimli bir toplum olduğumuz söylenemez. Bir T.U kanalında bir bilim insanı söylemişti, 24 yaşında ki bir kızımız bir Hasta hanede sekizinci bebeğini doğurmuş iyi bir eğitim almış olsaydı bu kızımızın başına bu garip olay gelir miydi? Gelmezdi elbette evlenme çağına gelmiş bir hanım
Eğitimsiz insan yarım heyecansız, iddiasız, duyarsız insandır. Evrensel sorunlarda değil, kısmi sorunlarla ilgilenir, kendilerine benzemeyenleri, kendisi gibi düşünmeyenleri kendileri gibi düşünmeye zorlarlar bu insanlardan bir kısmı bu davranışlarını bende denemeye çalışıyorlar. Öyle ki kötü yola düşmüşüm gözüyle bakıyorlar, ama öte tarafta kendilerini sigortasız çalıştıran sendika üyesi oldu diye işten atanlara ağasına, şehine ses çıkarmıyorlar. İşte ben şimdi İsa’yı kendini savunması için uyaran çocuk gibi uyarıyorum kendinizi savunun arkadaşlar! Sevgili dostlar ülkemizde ki iyi gitmeyen bütün işlerden yönetenler değil bizler sorumluyuz. Sen karşı çıkmazsan duyarlılık göstermezsen onlarda istediği gibi yönetirler. Artık sabretmenin değil bilinçlenmenin birlik olmanın zamanıdır. “ağlamayan çocuğa meme vermezler”, “ armut piş, ağzıma düş” ya olur böyle davranırsak bizim ağzımıza ateş düşer, hayat pahalılığı düşer. Uzatmanın bir anlamı yok çünkü çoğunuz bu yazıyı okumayacaksınız çünkü okumayan bir toplumuz… her yıl onlarca insanımız trafikte ölüyorlar. Maddi kayıpta çabası, kadınlar öldürülüyor, yaşlı insanlar sokağa atılıyor, onlarca çocuk okula gitmesi gerekirken işe gidiyor V.s. V.s. İsa peygambere gelince biliyorsunuz o yoksul bir kadının oğlu toprak bir evde yoksulluk içinde doğdu. Davranışları, sözleri halka olan sevgi ve samimi ilişkileri Roma İmparatorunu kızdırdı. Bu yüzden çarmıha gönderildi, o güne kadar onu sevdiğini söyleyip arkasından gidenler onu Roma askerlerinin eline bırakıp kaçtılar yazıklar olsun onlara ama bir kadın onunla gitti o gol go to tepesine ismi Meryem’di annesi Meryem değildi o kadın.