19 Eylül’ün Türkiye'de Gaziler Günü olarak kutlandığı bu gün, bir gazi kızı olarak bu hafta ki yazımı aile hayatımızın her zaman merkezinde olan “Savaşta Barış Gaziliği” benzetmesine değinmek istedim. Belki de bu yıla kadar bu konunun resmi bir kurumdan hiç parlatılmadığı içindir, aile içinde de çok bahsi geçmez. Bununla beraber, halen hayatta olan (93-94 yaşlarında) bir elin parmakları kadar az sayıda savaş sonrası ülkede barışı sağlayan Kore Barış Gazileri olarak o kadar değerli anıya ve bilgiye sahibiz ki, günlük hayatımızdan bir parça sohbetlerimizde. Ülkemizde bu gün, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanının verildiği 1921 yılından bu yana gazilerimizi onurlandırmak amacıyla kutlanır. Gaziler Günü, şehitlerimiz ve gazilerimizle ilgili onların fedakârlıklarını ve kahramanlıklarını anmak açısından büyük önem taşır. Bu gün babamın gününü kutladığımda her sene olduğu gibi “gereken neyse bizler onu yaptık, fazla anlam yüklemenin lüzumu yok” sert cevabını aldım. (Vatanın bağımsızlığı, sadakat ve güvenliği uğruna vatan topraklarının içinde ya da dışında, hayatlarını düşünmeden riske atmış, savaşta ve barışta görev yapmış saygın kişiler olduklarını masumca unutarak...)
Gaziler, bir ulusun tarihindeki önemli dönemeçlerinde, vatan savunmasında ön saflarda yer almış değerli kişilerdir. Savaşların, barışların ve fedakârlıkların canlı tanıklarıdır. Onların kahramanlıkları, ulusun varlığı ve bütünlük açısından hayati bir yapıya sahiptir.
Gaziler, vatanseverlik ve ulusal birlik duygusunun en somut örnekleridir. Kendilerinden ve ailelerinden fedakârlık yaparak, ülkelerini koruma görevini üstlenmişlerdir. Bu nedenle gazilere karşı saygı, bir milletin kendi geçmişine ve varlığına saygının göstergesidir.
Gaziler, bir ulusun özgürlük aralıkları ve mücadelesinde kilit rol oynayan kişileri, ulusal sembolüdürler. Onların mücadelesi, nesillerin özgürce yaşaması için verilmiştir. Bu nedenle gazilere minnet ve vefa duygusu, milletin bağımsızlığına olan bağlılığın bir parçasıdır.
Gaziler, yalnızca savaş süresinde değil, barış sürecinde toplum için önemli bir rol üstlenirler. Topluma hizmet eden, vatanseverliği ve dayanışmayı öğreten bireyler olarak, genç nesillere ilham kaynağı olurlar. Toplum, gazilere şükrandır ve bu şükran duygusu, onlara teşekkür edilerek ödüllendirilir.
Gazilere verilen değerlerin bir diğer önemli göstergesi, hayatları boyunca onların haklarının korunması ve yaşam standartlarının yükseltilmesidir. Gaziler, savaşlardan fiziksel ve psikolojik yaralarla dönmüş olabilirler. Bu nedenle gazilere yönelik sosyal destek programları çok önemlidir.
Bu yazıyı yazmaya ilham olan Kore Gazilerinden biri olan babam, 1950-1953 yılları arasında gerçekleşen Kore Savaşı Gazileri ve sonrasında ülkede barışı sağlayan Kore Barış Gazileri tüm dünya için çok saygın kişiler olarak tarihe geçti. Türkiye, Birleşmiş Milletler ile birlikte savaşa katılan 16 ülkeden biri olarak Kore Savaşı'nda çok önemli bir rol oynamıştır. Bu savaş, Türk askerlerinin gösterdiği kahramanlık ve fedakârlıklar nedeniyle Türkiye'nin uluslararası alandaki itibarını artırmış, Kore halkıyla kalıcı bir dostluk bağı kurulmasına vesile olmuştur.
Biraz tarihe göz atarsak; Türkiye, 1950 yılında BM'nin Kore'ye yardım çalışmalarına cevap vererek, Kore'ye asker göndermeye karar verdi. Türkiye'nin tugayları, yaklaşık 5.000 askerden oluşuyordu ve Kore'ye gönderilen bu askerler "Türk Tugayı" olarak anılıyordu. 1950 yılının Ekim ayında General Tahsin Yazıcı komutasında Kore'ye ulaşan Türk askerleri, BM Kuvvetleri'ne katılarak Kuzey Kore ve Çin ordularına karşı barışı sağlamak göreviyle savaştı.
Türk Tugayı, özellikle 1950 yılında Kunuri Savaşı'nda büyük bir kahramanlık gösterdi. Bu savaşta Türk askerleri, BM güçlerinin geri takviyesini sağlayarak birçok askeri birlik ve sivili kurtardı. Türk askerlerinin cesareti ve disiplini, dünya genelinde büyük takdir topladı. Özellikle Kunuri ve Kumyangjang-ni muharebelerinde sergilenen direniş ve başarılı savaş yöntemleri, Kore Savaşı boyunca altın harflerle yazıldı.
Tarihe "Kuzey Yıldızı" olarak geçen, Kore Savaşı sırasında Türk askerlerinin gösterdiği cesaret ve fedakârlığı temsil eden bir sembol hala büyük bir gururla anılır. Türk Tugayı'nın savaştaki katkıları, Türk-Kore dostluğunu pekiştirmiş ve Türk askerleri Kore Savaşı'ndaki rolüne layık görülmüştür. Bu terim, savaş tarihindeki önemli bir unsur ve iki ülke arasındaki güçlü bağların simgesidir.
Türkiye'nin Kore Savaşı döneminde toplam 21.000 askerin görev yaptığı tahmin edilmektedir. Bu askerlerden yaklaşık 1.000'i savaşta hayatını kaybetmiş, 2.000'den fazlası da yaralanmıştır. 234 Türk askeri, savaştan sonra Kore topraklarında barışı korumak ve düzeni sağlamak amacıyla görev yapmaya devam etmiştir.
Kore Gazileri, Türkiye'de ulusal kahramanlar olarak görülmektedir. Türkiye'de, her yıl Kore Savaşı'nın anısına ve gazilere saygı göstermek amacıyla etkinlikler yapılır. Ayrıca Kore devleti de Türk gazilerine büyük bir saygı ve vefa göstermektedir. Koreli genç nesiller, Türk askerlerinin fedakârlıklarını öğrenmekte ve onlara minnet duyarak büyütülmektedir. Kore Gazileri, Türkiye'nin uluslararası itibarının bir simgesi olarak kabul edilir ve Türkiye'de gazilere olan saygı, Kore Gazileri ile daha da derinleşmiştir.
Kore Savaşı sona erdikten sonra, 1953'te imzalanan Kore Ateşkesi ile savaş fiilen sona erdi. Ancak bölgedeki barışın korunması ve savaşın ardından sürdürülmesi için BM'nin denetiminde bir barış gücü oluştu. Türk Tugayı, savaş sonrasında da Kore'de kalmaya devam etti ve barış gücü olarak önemli ve tarihe geçen görevler yaptı. Bu süreçte savaşın getirdiği tahribatın onarılması, özellikle öksüz ve yetim kalan çocukların güvenliği, bölgedeki istikrarın sürdürülmesi ve insani yardımların yapılması gibi görevlerde bulunuldu.
Türk Tugayı, gıda, sağlık hizmetleri ve diğer yardımları organize etti. Selçuklu ve Osmanlı Vakıflar Kültürüne benzer aşevleri kurarak Kore halkına düzenli yemek ikramında bulundu. Kore Savaşı sırasında Türk Barış Tugayı tarafından Kore'de Ankara Okulu kuruldu ve Koreli çocukların eğitim fırsatlarını sunmayı amaçlayan köklü bir eğitim kurumu haline döndü. Türk subaylar ve Koreli öğretmenler birlikte ders verdi. Çocuklara spor takımları kuruldu. Bu okul, savaş etkilerinden zarar gören çocukların eğitim imkânı sağladı, sosyal ve kültürel bir merkez haline döndü, aynı zamanda Türk-Kore dostluğunu pekiştiren önemli toplumsal bir sembol olarak tarihe geçti.
Türk Tugayı'nın Kore'deki varlığı, Türkiye'nin uluslararası arenada barış gücü olarak kabul edilmesini sağladı ve ülkenin BM ve diğer uluslararası kuruluşlardaki rolünü ve saygınlığını güçlendirdi. Bu süreç, Türkiye'nin Kore ile olan dostane ilişkilerinin ve iki ülke arasındaki bağların günümüze kadar artarak güçlenmesine katkıda bulundu.
Benim tüm çocukluğum bu hatıraları fotoğraflarına bakarak ve babamdan dinleyerek (hepsinin ses kayıtlarının arşivlenmesinin gerçekleşmesine şuan çok mutluyum) geçtiği için hücrelerime kadar işlemiş bir kültürel yakınlığım vardır Kore halkına karşı. Sanırım onların gösterdiği saygı ve Türk askerine minnettarlık hissi bu duygumu daha da perçinliyor. Ne garip, savaşlar olmasa barışı sağlamak ve korumak için “Barış Gaziliği” diye bir adlandırmaya da gerek olmayacaktı belki…
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere vatanı uğruna canını ortaya koyan, hayatını kaybetmiş kahraman gazilerimizi saygı ve minnetle anıyor, hayatta olan gazilerimize sağlıklı bir ömür diliyorum.
NOT: Kullandığım tüm fotoğraflar Kore Savaşında Kutup Yıldızı Türk Tugayında toplumsal barış ve güvenliği sağlama görevli, MP (Military Police) Teğmen Orhan ALP’ aittir. (Sevgili babam)
Kaynaklar ve Bilgiler:
Kore Savaşı ve Türk Tugayı hakkında resmi belgeler
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Arşivleri
Kore Hükümeti ve BM Yayınları