‘’23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı ‘’kutladık.’’ Oysa artık ne bir ulusun egemenliğinden bahsedebiliyoruz nede çocukların ülkemizde bayram edebildiğinden. Geçtiğimiz ay ise 19 Mayıs Atatürk’ü anma Gençlik ve Spor Bayramıydı... Ne boş sözlerden öteye geçebilen, gerçekten anlaşılabilmiş bir Atatürk’ten bahsede biliyoruz ne sporla iç içe yaşayan, beden ve ruh sağlığını koruya bilen bir gençlikten.‘’ Böyle başlamıştım geçen haftaki yazıma. Devamını getirmek istiyorum.
Sevgili anne ve babalar bu eleştirilerim sizleredir. 18-30 yaş arası gençlerin ihtiyaçlarını, potansiyellerini ve isteklerini incelemek amacıyla gerçekleştirilen ve 1 yıl süren “Next Generation Türkiye” araştırmasında internet üzerinden 2 bin 500 gençle yapılan araştırmanın sonuçları şöyle:
Gençlerin yüzde 70’i müzik aleti çalma, çizim ya da resim yapma gibi sanatsal aktivitelere zaman ayırmıyor; yarısı spor ya da herhangi egzersiz yapmıyor. Yine gençler Müze, sanat galerisi veya tarihi yer ziyaretleri ile konser ya da tiyatroya gitmeyi tercih etmiyor. Bu tabloda sizin de payınız vardır.
‘’Günümüzdeki eğitim sistemi, akademik yetenek üzerine kuruludur. Kamu yararı hiç düşünülmemiştir. Her şey, endüstrinin gereklerine bağlıdır. Bundan dolayı kamu eğitimi ikiye bölünmüş durumdadır. Endüstriyel iş sahaları önceliklidir. Geriye kalan sahalar ise sizler tarafından desteklenmez. ‘’ nasılda anlaşılır bir şekilde açıklanmış.
‘’Müzisyen olma sürünürsün.’’ ‘’Resim mi yapmak istiyorsun? hobi olarak yine yap ama meslek olarak geçimini sağlayamazsın.’’ ‘’Tiyatrocu mu olacaksın? vazgeç aç kalırsın.’’ ‘’Sanat karın doyurmaz yaşayamazsın.’’ ‘’Sporcu olacaksan futbolcu ol atletizmden para kazanamasın’’ diye diye bu ülkeyi karanlığın kenarına birazda sizler ittiniz.
Ülkemizin mühendise, doktora, öğretmene ihtiyacı olduğu kadar, müzisyene, ressama, sporcuya, yazara ve şaire de ihtiyacı vardır. Kültürsüz bir toplum tehlikelidir. Sanat ve edebiyattan yoksun kalan bir toplumun geleceğini karanlıktır.
Sevgili aileler Çocuklarınızın sanatçı olma düşüncelerine destek verin. Sanatın kişisel gelişim üzerinde oynadığı güçlü rolü basite almayın. Unutmayın ki televizyon programlarında, ülkede kitap okuma oranının az olduğundan, gençliğin ‘’sorumsuz’’ ve ‘’duyarsız’’ olduğundan yakınanlar, geçmişte kitaplar yakılırken, sorumlu ve duyarlı gençler hapse atılırken ses çıkarmayanladır.
Herşeye rağmen Nüfusumuzun büyük çoğunluğunu gençler ülkemizin aydınlık geleceğinin güvencesidir. ‘’Bu kuşağın gençleri için sıkça yapılan "yoz", "çürümüş" değerlendirmeleri erken değerlendirmelerdir. Gençlik bu karanlık tabloyu değiştirecektir. Bu tabloyu, mahallelerde, liselerde, üniversitelerde, işyerlerinde her türlü baskıya, baskı değilse ilgisizliğe maruz bırakılan, ama tüm bunlara rağmen bir şeyler üretmeye çalışan "müzisyenler", "tiyatrocular", "sinemacılar", "şairler" değiştirecektir.’’
20 yıldır bu ülkeyi yönetenler, onlar çocuklarına ne bırakır? zenginliklerini, servetlerini. Kalkar üyesi olduğu partinin başkanlık koltuğundan oturtur evladını. Peki siz anne babalar… sizde evladına bağımsız bir ülke, savaşsız bir gelecek, onurlu bir hayat bırakın. Çocuklarınız benim geleceğim için ne yaptınız diye sorduklarında, korktuk, sustuk değil geleceğin için mücadele ettik diyebilin.